| Sizin güçlü olmanız gerekiyor. Bütün o şeylere ihtiyacınız yok ki? | Open Subtitles | من المفترض ان تكونوا رجال اقوياء لستم بحاجه للادوات صح ؟ |
| Önemli konumlarda olan siz, gizli ajanlarımızın buna hazırlıklı olmanız gerekiyor. | Open Subtitles | هناك عميلٌ نائم مدسوس في مركز مهم يجب أن تكونوا جاهزين |
| Utanmayın. Açık fikirli olmanız çok güzel. | Open Subtitles | لا تكونا خجلين إنه رائع أنكم تفتحتم لذلك |
| Bunun bir önemi yok. Önemli olan buraya gelmiş olmanız. | Open Subtitles | هذا لا يهمني ، ما يهمني أنكم اتيتم إلى هنا |
| Tam da zavallı Harriet'in yardıma ihtiyacı olduğu bir anda orada olmanız ne büyük şans. | Open Subtitles | ياللحظ السعيد وجودك بالقرب من الآنسة هارييت عندما يأست في طلب المساعدة |
| Tutunacak ve kendinizi yukarı itecek kadar güçlü olmanız yeter. | TED | عليك فقط أن تكون قويًا كفاية للتشبث والتسلق نحو الأعلى، |
| Bak, kuzen olmanız birbirinizin en iyi arkadaşı olacaksınız demek değil. | Open Subtitles | اسمعي , فقط لأنكم أقارب لا يعني ان تكونوا أعز الأصدقاء |
| Gerçek anlamıyla benden "aşağıda" olmanız aksini çok zor kılıyor. | Open Subtitles | حسناً, من الصعب تجنب تقليل الشأن عندما تكونوا اسفلي حرفياً |
| Ayrıca atınla beraber Birleşik Devletler Atçılık Federasyonu'na üye olmanız lazım. | Open Subtitles | وانتي وحصانك يجب ان تكونوا جزء من اتحاد الفروسية للولايات المتحدة |
| Sadece nereye bakmanız gerektiğini bilmeniz ve belki biraz da zayıf olmanız gerekiyor. | TED | عليكم معرفة أين تفتشون فقط، وربما عليكم أن تكونوا أكثر رشاقة. |
| Pekala, gözlenebilirleriği artırdınız, bahaneleri ortadan kaldırdınız ama yine de farkında olmanız gereken üçüncü bir şey var. | TED | حسناً، لقد رفعتم درجة الملاحظة، ولقد قضتيم على الأعذار، ولكن لايزال هناك شيء ثالث يجب أن تكونوا مدركين له |
| Ve acı çekiyorsanız şunu bilin ki bu zor bir şey, kendi zihniniz içinde bir savaş ve kazanmak için gayretli olmanız lazım. | TED | وإذا كنتم تتألمون، اعرفوا التالي: إنه صعب، إنه صراع ضمن عقولكم الخاصة بكم، وعليكم أن تكونوا دؤوبين للفوز، |
| Biliyor musun, dostum en önemli şey, annenle senin mutlu olmanız. | Open Subtitles | وانت تعرف يا صغيري الشيء الأكثر أهمية هو ان تكونا سعيدان أنت وأمك |
| Keşke Tanrı, seninle Peter Donahue'nun birlikte... olmanız gerektiğini belirten bir işaret gönderseydi. | Open Subtitles | اتمنى لو كانت هناك علامة من اله تخبرنا انه انت وبيتر دوناهيو يجب ان تكونا معاً |
| Ve bunu yapmamın tek sebebi artık beni dinlemekten bıkmış olmanız. | Open Subtitles | والسبب الوحيد لحمل هذا الشيء هو أنكم تجتمعون وتسمعون لي، اتفقنا؟ |
| Bunu anında kullanmaktan kastım dünya ile ilgili tüm verilere ve meta-verilere anında ulaşabilecek olmanız. | TED | عند استخدامه على الفور، هذا يعني أنكم قادرون على إظهار كل ذلك التعريف وتلك المعلومات حول العالم لكم. |
| Çünkü burada olmanız, şu mavi bilyelerin üzerinde hayatınızın son saatini yaşıyorsunuz demektir. | Open Subtitles | لأن وجودك هنا معناه أنكتنظرلأخر ساعة على هذه الأرض |
| Acı çekmek için zeki olmanıza gerek yok, fakat canlı olmanız gerekir. | TED | ليس عليك أن تكون ذكياً لتعاني، لكن ربما عليك أن تكون حياً. |
| İkinizin can düşmanı olmasına rağmen her konuda hemfikir olmanız çok ironik. | Open Subtitles | المفارقة، أنه رغم كونكما أعداء ألداء، يبدو أنكما متفقان على كل شيء؟ |
| Barbie'nin arkadaşları olmanız iyi bir şey, çünkü eğer öyle olmasaydı sizinle asla konuşmazdım. | Open Subtitles | شى جيد انكم اصدقاء لباربى لانه اذا لم تكونوا لم اكن لاتكلم معكم ابدا |
| Bu benim vakam, burada olmanız hayatımı karıştırıyor ve karışıklıkları sevmem. | Open Subtitles | هذه قضيتي و وجودكم هنا يعقد حياتي و أنا لا أحب التعقيد |
| Şu an sokaklarda olmanız pek doğru değil. | Open Subtitles | تواجدك حالياً في الشارع غير منصوح به |
| Şimdi uçakta olmanız gerekiyordu. | Open Subtitles | أنتم يارفاق من المفترض أن تكونو على الطائرة الان |
| Birlikte yaşamaya karar vermiş olmanız pek de spoiler sayılmaz. | Open Subtitles | حقيقة أنّكما قررتما العيش معاً ليست بالأمر المفاجىء |
| Sizin de ekipte olmanız güzel. | Open Subtitles | مسرور بوجودكم معي في هذا الأمر, يا جماعة. |
| Onların korkuları sizlerin çok yumuşak olmanız ve elinizden geleni yapmayacağınızdı. | Open Subtitles | كانوا قلقين ، اعتقدوا بأنكم يا رجال عاطفيون جداً لستم مستعدين للحرب بتلك القدرات |
| Güvende olmanız için kendiniz olarak gidemezsiniz. | Open Subtitles | لتكونا بأمان لا يجب أن تذهبوا بنفس اسمائكم |
| Onu göremiyor olmanız orada olmadığı anlamına gelmez. | TED | فقط لأنك لا تراها، ذلك لا يعني بأنها غير موجودة. |