| Bu çok seksiydi, aygır. Ama benim ayağımın havada olması lazım. | Open Subtitles | ذلك كان مثيراً لكني أعتقد أن قدمي يجب أن تكون فوق |
| Yaratıcı olabilmek için seviyenizin gerçekten çok yüksek olması lazım. | Open Subtitles | للوصول إلى تلك المرحلة، يجب أن تكون رياضياً عالي المستوى |
| Sonuç hakkında bir fikrin olması lazım. Şeye bakmıyor musunuz... | Open Subtitles | حسناً ، يجب ان يكون لديك فكره عن النتيجه، فأنتلديكِ.. |
| Beni o uçakta tutmak için gerçekten çok önemli bir neden olması lazım. | Open Subtitles | لابد أن يكون هناك سبب قوى ليجعله يظل على هذه الطائرة |
| Güzel olması lazım. Bu siyahların yemeklerindendir. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون لذيذاً إنه طعام السود يا صديقي |
| Chin haklı, bunun çok gizli bir operasyon olması lazım. | Open Subtitles | هذا صحيح تشين ، يجب ان تكون العملية دقيقة جداً |
| Bu doğru değil. Bu iki duvarın beyaz olması lazım. | Open Subtitles | هذا غير صحيح ، ينبغي أن يكون هذان الحائطان أبيضان |
| Sizlerle paylaştığım gibi, sonuçta verecek cevabım yok. Ama sizin olması lazım. Bir şeylerin olması lazım. | TED | لا املك حقاً الاجوبة ، انا شاركتكم الصور الاجوبة لذلك. أنتم من ينبغي له ذلك. لا بد أن يكون هنالك شيء. |
| Medyanın mutlaka orada olması lazım, yoksa hiçbir anlamı kalmaz. | Open Subtitles | يجب أن تكون وسائل الإعلام هناك. هذه هو بيت القصيد. |
| 2030 yılına kadar 350 trilyon dolar elde edeceksek bu paranın kadınların elinde olması lazım. | TED | وإذا كان لدينا أكثر من 350 تريليون دولار بحلول عام 2030، تلك الدولارات يجب أن تكون في أيدى النساء. |
| Ve dediğim gibi, teorinin biyolojik açıdan eksiksiz olması lazım; sınanabilir olmalı ve onu kurabilmeniz lazım. | TED | و كما قلت, النظرية يجب أن تكون دقيقة بيولوجياً, يجب أن تكون قابلة للاختبار و يجب أن تكون قابلة للبناء. |
| Şikayette bulunmak için elinde delil olması lazım. | Open Subtitles | لتسجل شكوى, يجب أن تكون لدّيك أدلة يا ولد |
| 800 olması lazım bütün büyük firmaların 800'lü numarası vardır. | Open Subtitles | ولكنه يجب ان يكون 800 لان الشركات الكبيرة لها 800 رقم |
| Oraya üye olmak için bir petrol kuyunuzun olması lazım. | Open Subtitles | في قمة فندق الميتديرانيان يجب ان يكون لديك الكثير من المال لتنتمي لذلك المكان |
| Kötü değil... ama daha olumlu olması lazım. | Open Subtitles | هذا ليس سيئاً ولكن لابد أن يكون أكثر إيجابية |
| Güya işinde başarılı olması lazım. | Open Subtitles | أتعلمين؟ من المفترض أن يكون جيدًا جدًا في عمله |
| Neyse, bu odanın hiçbir yerinden ne yaptığımın görülemiyor olması lazım. | Open Subtitles | لا يجب ان تكون هناك بقعة فى الغرفة حيث يستطيع الناس رؤية ما اقوم بة |
| Şarap kitabına göre, bundan altı düzine olması lazım. | Open Subtitles | وفقاً لكتاب النبيذ ينبغي أن يكون لدينا ستة دزينات من هذا |
| Bu hafta iki evin emanet belgesinin süresi bitiyor. Şehirde olması lazım. | Open Subtitles | لا، لا يمكنه، لديه بيتان يتعيّن أن يغلق ضمانهما هذا الأسبوع، لا بد أن يكون بالمدينة. |
| Böyle bir mesaj göndermek için bazı ciddi kas olması lazım. | Open Subtitles | لا بد أن تكون قوياً بما فيه الكفاية لإرسال رسالةٍ كهذه |
| Arayabileceğin bir telefon numarası ya da hotel ismi olması lazım. | Open Subtitles | لابد وأن لديك رقم هاتفه النقّال أو أسم الفندق |
| Buralarda bir yerde olması lazım. | Open Subtitles | لابد أن تكون بمكانٍ ما، بمكانٍ ما هاهنا. |
| Hesapta daha güvenli olması lazım ama ben ara sıra tutuklanıyorum. | Open Subtitles | من المفترض ان يكون اكثر امانا ولكننى قد اعتقلت عده مرات |
| Hayaletli CD'leri olan insanlar için ekspres kasa falan olması lazım. | Open Subtitles | يجب أن يكون هناك خط ساخن للأشخاص المطاردين من أقراص مضغوطة |
| Meksika'dan gelen transatlantik posta olması lazım. | Open Subtitles | يجب أن يكونوا الإلكتروني الأطلسي من المكسيك. |
| Ama bu makinalara o kadar hızlı ulaşıyor ki kendi ana sistemini çalıştırıyor olması lazım. | Open Subtitles | ولكنه يلج إلى جهازه بسرعة كبيرة فلابد أنه يستعمله بشكل دائم ، أعني |
| Hayat belirtileri aynı. Bu aptal hastanede tedavi edecek birşeyler olması lazım. | Open Subtitles | مازالت مؤشراته الحيوية على حالها لابد من وجود طبيب دائم في هذا المستشفى السخيف |