| Dedim ki: "Tanrım, lütfen ona bir şey olmasına izin verme. | Open Subtitles | لقد قلت : أرجوك يإلهي، إلهي العزيز لا تدع أي شيء يحدث لها |
| Bana da olmasına izin verme. Onlardan biri olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا تدع هذا يحدث لي لا أريد أن أكون واحدا منهم |
| Eve dönünce güçlü ol. Oğullarının da senin gibi iradesiz olmasına izin verme. | Open Subtitles | يكونوا أقوياء حينما تعود إلى المنزل لا تدع أولادك يكونوا ضعفاء مثلك |
| Bu çocuk için sahte hislerinin gerçek olmasına izin verme. | Open Subtitles | لا تدعي المشاعر التي تتظاهرين بها تجاه هذا الفتى أن تصبح حقيقية |
| Danny'e bir şey olmasına izin verme. Elini bırakma. | Open Subtitles | لا تدعي مكروهاً يحدث لداني لا تدعيهِ يفلتُ بيـديهِ |
| İkinci şef olmasına izin verme asla. | Open Subtitles | لا تدعيه يكون الطباخ المساعد أبدا |
| Roger, insanların sahneye çok yakın olmasına izin verme. | Open Subtitles | رجاء لا تسمح لهؤلاء الناس بالاقتراب من المسرح |
| Fakat, lütfen, Kutsal Meryem, böyle olmasına izin verme. | Open Subtitles | لكن أرجوك ، أيتها الأم المقدسة ، لا تسمحي لها أن تكون كذلك |
| İpucu 2: Hiçbir şeyin sana engel olmasına izin verme. | Open Subtitles | النصيحة الثانية لا تدع شيئا يقف في طريقك |
| Senden hoşlanıyor. Frenginin sorun olmasına izin verme. | Open Subtitles | إنها تحبك، لا تدع ذلك التشوه يعترض طريقك |
| Bak, tıpkı babamın dediği gibi: "Korkunun sevdiğin şeyi yapmana mani olmasına izin verme." | Open Subtitles | كما أعتاد أبي أن يخبرني دائماً لا تدع الخوف يمنعك من القيام بما تحب |
| Seni ringin dışına atmak istiyor. Bunun olmasına izin verme. | Open Subtitles | إنه يحاول أن يسيطر عليك لا تدع ذلك يحدث |
| Seni ringin dışına atmak istiyor. Bunun olmasına izin verme. | Open Subtitles | إنه يحاول أن يسيطر عليك لا تدع ذلك يحدث |
| Ve rica ediyorum, lütfen bunun olmasına izin verme. | Open Subtitles | وأنا أطلب منك أرجوك لا تدع هذا يحدث |
| Hiçbir şeyin, kendinle hırsların arasında engel olmasına izin verme. | Open Subtitles | لا تدعي أبدًا أحد يقف بينكِ وبين طموحاتكِ |
| Hayır, demek istediğim başkasının kurallarını hakkında tutkulu olduğun yazarla çalışmana ayak bağı olmasına izin verme. | Open Subtitles | لا ، أعني لا تدعي أحد يملي عليك ما تفعلين أمضي في طريقك مع حماستك كـ كاتبه |
| "Bana böyle bir şey olmasına izin verme tatlım. Söz ver." | Open Subtitles | لا تدعي هذا يحدث لي حبيبتي, عديني بذلك |
| Ne yaparsan yap, çocuğum onun güzel kalbini kaybetmene sebep olmasına izin verme. | Open Subtitles | لكن مهما فعلت يا صغيرتي... لا تدعيه يكون على حساب قلبك الجميل. |
| Sen olmasına izin verme. | Open Subtitles | في المنزل المسكون لزايداي لا تسمح بأن تكون أنت الضحية |
| Tekrar olmasına izin verme diye. | Open Subtitles | لكي لا تسمح بحدوث ذلك مرة أخرى |
| Lütfen bunun olmasına izin verme. | Open Subtitles | لو خسر الترشيح سوف يموت أرجوكِ لا تسمحي لهذا بالحدوث |