| Dişleriyle oluklar açtıkları yerlerde nehirler aktı. | Open Subtitles | حيث حفرت الأخاديد بأنيابها لكي تجري الأنهار. |
| Kulak kemiklerimizde bu olanları görebiliriz, çünkü bizde olan bu oluklar kulak kemiğine dönüşecekler bu yaratıkta tamamen farklı bir hal alacaklardır. | Open Subtitles | في الواقع يمكننا رؤيتها وهي تحدث فيعظامالأذن، لأن هذه الأخاديد المتشابهة داخلناستصبحعظامآذاننا. فيهذاالمخلوقسيصبحشيئا آخرتماما ، |
| Yoksa oluklar oldukça iyi durumda. | Open Subtitles | كذلك البالوعات تبـدو جيّدة جدا |
| Temiz, tertemiz oluklar. | Open Subtitles | تنظيف ، تنظيف البالوعات |
| Yağmur böyle yağdığında oluklar her defasında düşüyor. Dışarı çıkıp tekrar yerine, çiviliyorum. | Open Subtitles | المزراب يسقط في كل مرة تمطر فيها، وكماتعرفأصعدللأعلى... |
| Sızdıran oluklar! | Open Subtitles | المزراب المسرب |
| 2009 yılında, Sinornithosaurus üzerindeki bir çalışmada dişlerinin uzunluğu boyunca farklı oluklar bulundu. | Open Subtitles | في 2009، دراسة للسينورنيسوصور أظهرت أخاديد بارزة بطول أسنانه |
| Çatıdaki oluklar temizlenmediği sürece, hayır. | Open Subtitles | ليس قبل أن تنظف هذه البالوعات |