| Müzik hakkında çok fazla bilgileri yoktu, ama bana müziği onlarla birlikte keşfetmem için fırsat verdiler. | TED | صحيح انهما لم يكونا يعرفان الكثير عن ذلك لكنهما اعطياني الفرصة لاكتشف ذلك معهما |
| Kızkardeşimin kayınbiraderi, onlarla birlikte yaşıyorum bu hastanede hastabakıcı olarak çalışıyor. | Open Subtitles | نسيب أختي الذي أعيش معهما يعمل هناك كممرض. |
| Sadece makinenin nasıl çalıştığını değil, onlarla birlikte yaşamanın nasıl olduğunu da. | TED | ليس فقط عن كيفية عمل تلك الآلات، بل عن ماهية التعايش معهم. |
| Çocuklarını kaybetmek zor ama onlarla birlikte yaşamak da pek kolay değil. | Open Subtitles | أن تفقد ابنائك امر صعب ولكن ايضاً العيش معهم ليس بالامر الهين |
| onlarla birlikte gitmemiz için bizi zorlayan Ashikaga ordusuydu. | Open Subtitles | هو كَانَ جيشَ اشيكاجا الذي جَعلَنا نَذْهبُ مَعهم. |
| Ve onlar için yemek yapmana ve onlarla birlikte kötülerle savaşmana ihtiyacı olan iki de kız kardeşin var. | Open Subtitles | لا يستطيع العَيِش من دونكِ هذا صحيح وهنالك أختان يحتَجنَكِ لتطبخي معهن وتقاتلين الأشرار معهن |
| - Eğer cesedi bıraktılarsa, Porter da onlarla birlikte. | Open Subtitles | -إذا تركوا جثته , كان "بورتر" ليكون معه أيضاً |
| Siena'ya bayıldığını. onlarla birlikte yaşamak istediğini. | Open Subtitles | كم يحب سيانا ،وأنه سينتقل إلى هنا ليعيش معهما |
| onlarla birlikte oturacak ve oynamalarına yardımcı olacak ve harika vakit geçirecekler, senle ben de konuşabiliriz, suşi yiyebiliriz ya da başka bir şeyler yapabiliriz. | Open Subtitles | ستجلس معهما و ستقوم بتيّسير موعد اللعب و يحظيان بوقتاً ممتعاً ، و بالنسبة لنا يمكننا التحدث أو تناول السوشي أو ما شابه |
| Orada onlarla birlikte olmalıyım at binip kılıç kuşanmalıyım. | Open Subtitles | كان يجب أنْ أكون معهما هناك أمتطي الجياد، و أتعلّم المبارزة |
| Asıl daha garibi burada onlarla birlikte yaşamak olur. | Open Subtitles | أجل، سيكون الأمر أكثر غرابة أن نعيش معهما. |
| Gemimi çalmaya çalışırken onlarla birlikte değil miydin? | Open Subtitles | ألم تكن معهما عندما حاول النغل سرقة سفينتي؟ |
| Sadece seni onlarla birlikte görmek istedim çünkü artık seni o şekilde göremiyorum. | Open Subtitles | لقد أردت فقط ان أراك معهم لأنني لا احب رؤيتك هكذا بعد الآن |
| Hayır, karşılaşmakla kalmadım, onlarla birlikte çalıştım da hatta bazılarına arkadaşım bile dedim. | Open Subtitles | لا ، لم اواجههم ، بل عملت معهم بل و بعضهم من أصدقائي |
| Üzerindeki bütün silahları bu adamlara vereceksin ve onlarla birlikte gideceksin. | Open Subtitles | سوف تقوم بإعطاء أي أسلحة لديك لهؤلاء الرجال وترحل معهم الآن |
| Bütün istediğimiz, onların yanında kalıp, onlarla yaşayıp, onlarla birlikte, gelişmekti. | Open Subtitles | كل ما طلبناه أن يُسمح لنا بأن نحيا وننعم بالرخاء معهم |
| Yu buraya tayin edildiğinde onlarla birlikte buraya gelmiş olmalı. | Open Subtitles | انها لا بدَّ وأنْ جاءتْ مَعهم عندما حوّلوا هنا. |
| onlarla birlikte çalışabiliriz.. | Open Subtitles | نحن يُمْكِنُ أَنْ فقط نَعْملُ سوية مَعهم. |
| Orlando'da iki geceyi onlarla birlikte bir | Open Subtitles | وهم لا يَتّصلونَ ثانيةً بك بعد تَقضي ليلتين مَعهم |
| Sen ve ben cuma akşamı onlarla birlikte yemeğe çıkıyoruz, böylece isteğini gerçekleştirirsin. | Open Subtitles | أنا و أنت سنتناول العشاء معهن يوم الجمعه, حتى تتحدثا |
| Kızlarım Amerika'da eğitimlerini tamamlıyorlar ve karımın ve annemin de onlarla birlikte olması gerek. | Open Subtitles | بناتي يكملن تعليمهن هناك في الولايات وأمي وزوجتي عليهن البقاء معهن. |
| - Eğer cesedi bıraktılarsa, Porter da onlarla birlikte. | Open Subtitles | -إذا تركوا جثته , كان "بورتر" ليكون معه أيضاً |
| onlarla birlikte yerimi alacak olan oğlum da. | Open Subtitles | وبينهم من كان مقدراً له ليأخذ مكاني |
| onlarla birlikte ağaç tepelerini keşfe çıkmak, yeryüzündeki varoluşumun en keyifli anlarını yaşattı. | TED | كان اكتشاف ظلّة الغابة برفقتهم أحد أجمل الأشياء خلال وجودي على هذه الأرض. |