| onun hatası, ahlaksız bir hükümetin işine yaradı. | Open Subtitles | خطأه كَانَ في الإشتراكه بحكومةِ لا أخلاقيةِ. |
| Aslında mutant genleri taşıyıp sonraki nesile geçirenlerin erkekler olduğunu saptadılar bu yüzden onun hatası. | Open Subtitles | ان الذكور هم من يحملون جينات التحول ولذلك فهو خطأه |
| Oh, hayır, majesteleri, lütfen! Hepsi onun hatası. | Open Subtitles | كلا يا جلالة الملكة، أرجوك إنها غلطته هو |
| Ama oğluma iyi bakmaması onun hatası. | Open Subtitles | ولكن كان ذنبها بعدم رعاية ابني الغالي واعتبار ذلك من أولوياتها |
| Bu Rebecca'yı herkesten çok etkileyecek, Ve bu onun hatası değil. | Open Subtitles | انها ليست غلطتها في الحقيقة، اتعلمون ماذا؟ |
| Evet, fakat Amanda öğrendi ki, bu sinirlenme hissi onun hatası değil. | TED | حسنٌ لكن أماندا تعلمت أن هذا الشعور باللهفة ليس خطأها. |
| Bu onun hatası değil. Bir resim getirmişti! | Open Subtitles | ليس خطئها بالتاكيد لانها احضرت صورة لما تريد |
| onun hatası değildi, elinden geleni yaptı. | Open Subtitles | لم يكن خطأه وقد فعل افضل ما يمكنه كان المخطئ ظاهريا |
| Bu onun hatası. Bir şey söylemeden gelip gidiyor. | Open Subtitles | هذا خطأه, يذهب ويأتي ولا يقول شيئاً أبداً |
| onun hatası değildi. Sadece ona verdiğim fotoğrafa hâlâ sahip olduğu için memnunum. | Open Subtitles | لم يكن خطأه أنا ممتن أنه أحتفظ بالصورة التي أعطيتها له |
| Hiç heyecan puanı kazanamam onun hatası. | Open Subtitles | إنه خطأه أنني لا يمكنني تحصيل أي نقاط إثارة |
| onun hatası olduğunu söylemene gerek yoktu. | Open Subtitles | ما كان ينبغي عليك أن تخبره أنه كان ذلك خطأه |
| Yani bu onun hatası değildi, tek çıkar yolunun bu olduğunu düşünüyordu galiba. | Open Subtitles | لم تكن غلطته كان يعتقد أن ذلك طريق للخروج لقد خدعوه جيدا |
| Hey hepiniz beni dinleyin, bu onun hatası değil. bu ikimiz arasında . | Open Subtitles | ابداً يا سيد لينو سيدي استمع إنها ليست غلطته |
| En azından kız kardeşime onun hatası olmadığını söyler misiniz? | Open Subtitles | هل يمكنك على الأقل أن تخبر أختي بأنه لم يكن ذنبها ؟ |
| Kız benim iyi bir arkadaşım onu tamamıyla affettim çünkü bu onun hatası değildi o sırada zaten biraz kafası iyiydi. | Open Subtitles | هي في الحقيقة صديقة جيدة لي لذا أنا سامحتها تماماً لأنه لم يكن ذنبها لأنها ببساطة كانت مخدرة |
| onun hatası değildi. Onun amcası öldü. Bir kaç soru sormaya hakkı var. | Open Subtitles | إنها ليست غلطتها أعني، عمها مات لديها الحق في إلقاء بعض الاسئلة |
| Ne olursa olsun, sonuçta birinin incineceğini biliyor ve bu onun hatası değil. | Open Subtitles | إنها تشعر، بأنه مهما حصل، سيتأذى شخص ما، و سيكون خطأها |
| In Ha'ya defalarca onun hatası olmadığını söylediğim halde ve defalarca önemli olmadığını, dinlemesini gerektiğini söylesem de hala sözümü dinlemiyor! | Open Subtitles | لا يهم كم مرة اخبرها أن الامر ليس خطئها ولا كم مرة أخبرها انه لا بأس وأنه يجدر بها أن ترتاح لكنها لا تنصتُ ألى مطلقًا |
| Ölüm ve yıkımdan başka bir şey yok. onun hatası değil ki bu. Bizi kurtardı, hepimizi! | Open Subtitles | لا شيئ سوى الدمار والموت - هذا ليس خطئه - |
| Şunu bilmelisin ki kocam seni kurtarmayı istedi ama yapamadı ve bu onun hatası değildi. | Open Subtitles | عليك أن تفهم بأن زوجي حاول أن ينقذك ولكنه لم يستطع وهذا ليس خطؤه |
| Taht üzerinde hakkı olan ikinci kişi olması onun hatası değil. | Open Subtitles | ليس خطؤها أن تكون التالية في الصف نحو العرش |
| Onu rahat bırak! Durdurulamaz bir ölüm makinası olması onun hatası değil. | Open Subtitles | دعه وشأنه، ليس ذنبه كونه آلة قتل لا تتوقف. |
| Sadece onun hatası olmadığını bilmesini istedim. | Open Subtitles | أردت فقط له أن يعرف انه لا ذنب له جيمي يحبك |
| onun hatası değildi, ona vakit ayıramadık. | Open Subtitles | لم يكن عيبه نحن فقط لم يكن لدينا وقت له |
| Kız kardeşine söyle. Bu kadar uzağa gelmek onun hatası. | Open Subtitles | قل هذا لأختك، إنه خطأوها الذي تمادت به |