"onun hayatı" - Translation from Turkish to Arabic

    • حياتها
        
    • وحياتها
        
    • إن لديه حياته
        
    • حياته كانت
        
    - Tüm umursadığım kız kardeşim, ve o haritada onun hayatı demek. Open Subtitles كل ما أهتم به هى شقيقتى، وتلك الخارطة ثمن حياتها. ذلك سريع جداً.
    14 yaşında bir kızım var, onun hayatı benim için her şeyden önemli. Open Subtitles كل ما اعلمه أن لدي إبنة عمرها 14 عاماً و حياتها أكثر اهمية من أي شيئ آخر
    onun hayatı zaten tehlikede. Yardımımızı istiyor. Duymadın mı? Open Subtitles حياتها في خطر بالفعل وتحتاج مساعدتنا، ألم تسمعها؟
    Şimdiyse onun hayatı tehlikede. Open Subtitles وأنقذت كوين. لقد أنقذتك أنت. وحياتها على المحك الآن.
    Anlamanız gereken şey; benim ve onun hayatı... neredeyse tamamen Hitler'in yaptıklarından yapacaklarından ve dünyanın kaderinden dolayı endişeyle doluydu. Open Subtitles يجب أن تفهم أن حياتي و حياته كانت مشغولة تماما بهتلر و ماذا ينوي أن يفعل هتلر، و الحالة التي عليها العالم
    Ve ben ikinci katili gördükten sonra, onun hayatı da tehlikede. Open Subtitles وبعد أن رأت القاتل الثاني حياتها أصبحت في خطر
    Eski bileziğini verdiği o küçük dansçı, onun hayatı boyunca dans edecek. Open Subtitles تلك الراقصة الصغيرة التي قامت بإعطائها سوارا قديما سترقص طوال حياتها.
    onun hayatı neden içimizden birinin hayatından daha değerli ki? Open Subtitles ما الذي يجعل حياتها أهمّ من حياتنا جميعاً ؟
    onun hayatı ne olacağının değil ne olabileceğinin tahmini. Open Subtitles حياتها ليست توقعاً لما سيحدث ولكن لما قد يحدث
    En son çıktığım kız onun hayatı hiçbir zaman gündemden düşmüyordu. Open Subtitles حسنا، آخر فتاة واعدتها حياتها لم تخرج من وسط الأضواء
    - onun hayatı. Bebeğinden vaz geçmek isterse, bu da onun seçimi. Open Subtitles إذا أرادت أن تتخلى عن حياتها لطفلها، فهذا اختيارها.
    Ne zaman, sonunda huzura kavuşsak, birisi onun hayatı veya ölümü hakkında kötü şeyler söylüyor. Open Subtitles كلما أردنا إنهاء الصراع خرج أحد وأتى بأمر شنيع عن حياتها وموتها
    onun hayatı nasıldı, hiçbir fikrin yok. Open Subtitles لا تعلم ماذا كان يجري في حياتها في ذلك الحين
    O adam eskiden Lucy olduğumu biliyordu ve benden onun hayatı hakkındaki şeyleri hatırlamamı bekliyordu. Open Subtitles ذلك الرجل , عرف أنني لوسي توقع مني أن أتذكر بعض الأمور عن حياتها
    Ann'i seviyorsan, bunun onun hayatı olduğunu anlarsın. Open Subtitles ذلك بأنّكِ تحبينها وأنّك تتفهمين بأنّها حياتها الخاصة
    Orada genç bir kız ve onun hayatı var. Open Subtitles ,هناك فتاة صغيرة هناك ,حياتها برمتها أمامها, و هي سوف تموت
    Delphine'in söylediği bedelin onun hayatı olduğunu söyleyebilecek kimse yok ya da sadece korkunç bir tesadüf olduğunu. Open Subtitles لم يقل أحد بأن حياتها كانت الثمن أقوال ديلفين أو مصادفه غريبه.
    Bir damla sayesinde onun hayatı benim olacak. Open Subtitles نقطة واحدة من هذا وحياتها ستصبح ملكى
    O zaman artık hayatta olmazdı. onun hayatı önemli. Open Subtitles إذاً، لفقدت حياتها، وحياتها مهمّة!
    O bir yetim. Daha yeni kardeşini kaybetti. onun hayatı berbat Stefan. Open Subtitles إنّها يتيمة، وفقدت أخاها وحياتها مزرية يا (ستيفان)
    Birçok açıdan onun hayatı sizinkinden çok farklı bir yapıya sahip. Open Subtitles -مع إحترامي الكامل لك إلا إن حياته كانت مختلفة تماما عن حياتك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more