| Kardinal'in "Muhteşem Sarı Ümidi"ydim, ta ki Onun ofisinde çalışmaya başlayıp ona kimi sorular sorana kadar. | Open Subtitles | كان الكاردينال يعلق عليّ آماله، حتى عملت في مكتبه وبدأت أسأل الكثير من الأسئلة. |
| Öyle mi? Şok oldum şimdi çünkü Onun ofisinde dikiliyorum, sen de onun koltuğunda oturuyorsun. | Open Subtitles | أنا مصدوم لأنني أقف في مكتبه و أنت تجلس في كرسيه |
| Öyle mi? Şok oldum şimdi çünkü Onun ofisinde dikiliyorum, sen de onun koltuğunda oturuyorsun. | Open Subtitles | أنا مصدوم لأنني أقف في مكتبه و أنت تجلس في كرسيه |
| Bay Monk'la buluşmak istediğini size söylememi istedi Yarın sabah saat 10:00'da. Onun ofisinde. | Open Subtitles | يريد ان يقابل السيد مونك في مكتبه الساعة 10 صباحا |
| Onun ofisinde pencerenin dibinde oturur ve bunları dinlerken uykuya dalardım. | Open Subtitles | كنت أجلس تحت أشعة الشمس في مكتبها وكنت أنام خلال أستماعي إليها |
| Onun ofisinde takılıp işe yeni giren çocuk gibi davranacağım. | Open Subtitles | أنا سأبقى في مكتبه مُده متظاهراً بأنّي الموظف الجديد |
| Sizin dairenize giren adamın. Onun ofisinde ne yaptığınızı öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | الرجل الذي إقتحم شقتك أريد أن أعرف ما كنت تفعله في مكتبه |
| Bir gün seni bayideki işinden almaya erken gelip ikinizi Onun ofisinde görmüştüm. | Open Subtitles | في أحد الأيام عندما كنت أريد أن أقلُك من مكان عملكِ في المحل التجاري ورأيتكما أنتما الأثنان في مكتبه |
| Çoktan toplantı için aradı. Onun ofisinde. | Open Subtitles | إنهُ إتصل بالفعل وحدد إجتماعاً في مكتبه. |
| Çünkü Onun ofisinde senin resmini gördük. | Open Subtitles | - حقا؟ لأن إعتقدنا بأنّنا رأينا ك تعليق الصورة في مكتبه. |
| Yukarı çık ve biraz dinlen. Ben Onun ofisinde olacağım. Şimdi oraya gidiyorum. | Open Subtitles | سوف أكون في مكتبه سأذهب إليه الآن |
| Onun ofisinde olmam, babamın yerini aldığım anlamına gelmez. Elimde değil. | Open Subtitles | ليس لأني في مكتبه يعني أني أصبحت والدي |
| - Az önce Onun ofisinde değil miydin? - Nelere karıştırıyorsun burada? | Open Subtitles | والذي كنت في مكتبه منذ قليل - ماذا كنت تفعل هناك؟ |
| Yarın sabah saat 9:00'da, Onun ofisinde. | Open Subtitles | غداً، الساعة الـ 9: 00 صباحاً، في مكتبه |
| Onun ofisinde, masasının üstünde bir aydınlatma armatürü var. | Open Subtitles | في مكتبه على طاولته يوجد غرضٌ خفيف |
| - Ortaokul yıllarımın yarısını Onun ofisinde geçirdim. | Open Subtitles | لقد قضيت نصف المرحلة الثانوية في مكتبه |
| Onun ofisinde avukat asistanıyım. | Open Subtitles | أنا عامله قانونيه في مكتبه |
| Evet, anladım. Tek yapmam gereken Murray Berenson'a Bob Saget'in Onun ofisinde sikişmek istediğini söylemek. | Open Subtitles | كل ما عليّ هو إخبار (موراي) أن (ساغت) يريد المضاجعة في مكتبه |
| Onun ofisinde değil. | Open Subtitles | أنه ليس في مكتبه |
| Bayan Chan aradı. Onun ofisinde bir şapka unutmuşsun. | Open Subtitles | السيدة تشان اتصلت لقد تركت القبعة في مكتبها |
| Yani genellikle Onun ofisinde buluşuyoruz, | Open Subtitles | لذا نتقابل في مكتبها حيث لديها باب تُغلقه |