| Sen hiçbir şeyin ortasında değilsin çünkü sen orada bile değilsin. | Open Subtitles | أنت لست عالق في اي شيء 'لأنك لست موجود حتى هناك |
| Ceset derin denizin en dibine batacak ama orada bile etleri boşa gitmeyecek. | Open Subtitles | قبل أن تستقر هذه الجثة في أعماق البحر. حتى هناك في الأعماق، لن تذهب سدىً أيضاً |
| Bu onun ilk doğum günü, uyandı ve biz orada bile değiliz. | Open Subtitles | إنه عيد ميلادها الأول، هي مستيقظة، ولسنا هناك حتى. |
| orada bile değilken nasıl bilebilir! | Open Subtitles | أنّى له معرفة أي شيء إن لم يكن موجود هناك حتى ؟ |
| Çocuk orada bile değildi. Annemin evindeydi. | Open Subtitles | هو لم يكن هنالك حتى لقد كان في منزل أمي، حسناً ؟ |
| Kanatlarım olsa, denizin üzerinden uçarak uzaklaşsam orada bile beni yönlendirirsin. | Open Subtitles | ،لو أستيقظت عند بزوغ الفجر لو أستقريت على الجانب الآخر من البحر فستعلم أيضاً |
| Bunu doğru anlamasını söyledim ona. orada bile değildim. | Open Subtitles | أخبرته أن يتولى الأمر، لا تهور، لم أكن حتى هناك |
| İnanıyorum ki karanlığın içerisinde, orada bile güzellik ve sevgi olacak. | TED | أنا أؤمن أنه في الظلام - حتى هناك - سيوجد جمال، ويوجد حب. |
| Hatta, orada bile değildi. | Open Subtitles | في الحقيقة، هو ما كَانَ حتى هناك. |
| Ve sonra orada bile olmadıklarını söylediler. | Open Subtitles | وقالوا أنهم لم يكونوا حتى هناك. |
| Sen orada bile değildin. Şimdi kapa çeneni. | Open Subtitles | إنك لم تكن حتى هناك لذا أصمت |
| Bizzat ben kendim Asponica'daki kapıları paramparça ettim... şu palavracı orada bile değildi. | Open Subtitles | أنا بنفسي دمرت بوابات (آسبونيكا) هذا الثرثار الأبله لم يكن حتى هناك! |
| Hayır. orada bile değildi. Klinikte, hastanede falandı. | Open Subtitles | لا ، هي ليست هناك حتى ، هي في المستشفى أو شيئ ما |
| Tutukladığınız adam orada bile değildi. | Open Subtitles | وذلك الرجل الذي اعتقلته لم يكن موجود هناك حتى |
| Çocugunu bulmak için gidecegiz, ki çocuk büyük ihtimalle orada bile olmayacak. | Open Subtitles | سنأخذه للعثور على الطفل... و الذي على الأرجح لنْ يكون هناك حتى |
| Vurma anında orada bile olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت إنها لم تكن هناك حتى في وقت اطلاق النار. |
| Tutukladığınız adam orada bile değildi. | Open Subtitles | وذلك الرجل الذي اعتقلته لم يكن موجود هناك حتى |
| Bebek falan yoktu. Ben orada bile değildim. | Open Subtitles | لم يكن هنالك طفل، ولم أكن هنالك حتى |
| Kanatlarım olsa ve denizin üzerinden uçsam orada bile beni yönlendirirsin. | Open Subtitles | ،إذا أستيقظت عند بزوغ الفجر إذا أستقريت على الجانب الآخر من البحر فستعلم أيضاً |