| Bu dönem onların Afrika'nın gelişimine katkıda bulunmaları gereken zaman.. Ancak orada değiller. | TED | هذه هي الأوقات التي عليهم أن يقدموا فيها لتطوير أفريقيا ، و لكنهم ليسوا هناك |
| Onlara hep şöyle demek istedim "Anlamıyorsunuz, onlar istedikleri için orada değiller" | Open Subtitles | أنتم لا تفهمون إنهم ليسوا هناك لأنهم يريدون أن يكونوا هناك لكننى بعدئذ استطعت أن أفهم |
| Kazanmak için orada değiller. Taliban'ı yenmek için de orada değiller. | Open Subtitles | إنهم ليسوا هناك لتحقيق الفوز إنهم ليسوا هناك لكسب الأراضي أو لهزيمة طالبان |
| Dosyalar sansürlenmiş, orada değiller. | Open Subtitles | لقد تمّ تنقيح الملفات، إنّها ليست هناك. |
| Yıldızlar gerçekte orada değiller, dostum. | Open Subtitles | النجوم ليست هناك في الواقع. |
| Üçüncü katın tamamı dumanla sarıldığına göre Kral'la Pitou orada değiller demektir. | Open Subtitles | طالما الطابق الثالث من البرج محاط بالدخّان، إذًا الملك و(بيتو) ليسا هناك. |
| Artık orada değiller. Güvenli bir tesistir, | Open Subtitles | إنهم ليسوا هناك بعد الآن أنها منشأة آمنة |
| İyi oldukları için orada değiller, ahmak. | Open Subtitles | انهم ليسوا هناك لأنهم جيدون، يا أحمق |
| İyi oldukları için orada değiller salak. | Open Subtitles | انهم ليسوا هناك لأنهم جيدون، يا أحمق |
| orada değiller. | Open Subtitles | انهم ليسوا هناك. |
| orada değiller. | Open Subtitles | انهم ليسوا هناك |
| orada değiller. | Open Subtitles | ليسوا هناك |
| İyi ama orada değiller. | Open Subtitles | حسنا . ولكنها ليست هناك |
| orada değiller. | Open Subtitles | لذا, فهي ليست هناك. |
| Yanılıyorsun, Coraline. orada değiller. | Open Subtitles | ( أنت مخطئـة يـا ( كورالايـن إنهمـا ليسا هناك |
| orada değiller çünkü Molla ve Hüseyin işe gönderilmiş. | Open Subtitles | -هم ليسا هناك لانهما في طلبية عمل |