| 9'da orada olman lazım. Ayrılıyor olacaklar, dönene kadar beklemeni isteyecekler. | Open Subtitles | يجب أن تكون هناك في التاسعة صباحاً سيكونوا حينها قد غادروا |
| İyileştiren dokunuşlarınla orada olman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | الا يجب عليك إن تكون هناك ، تعالج بلمستك السحرية صه ، قد تكون نائمة |
| İki saat önce orada olman gerektiğini sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد بأنك من المفترض أن تكون هناك منذ ساعتان مضت |
| Belki sana iletmesi gereken bir mesajı vardır ya da orada olman diğer tarafa geçmesi için yardım edebilir diye düşündüm. | Open Subtitles | كنت أتسائل لربما لديه رسالة لك أو أنّ تواجدك هناك سيساعده على الإنتقال |
| -Ben oradaydım. Gördüm. -Ama orada olman gerekmiyordu. | Open Subtitles | ــ كنت هناك و رأيت ذلك ــ لم يفترض أن تكوني هناك |
| Ve orada olman gerektiğini söylediğim için bana da kızgın olmalısın. | Open Subtitles | ولا بد أنك غاضب مني لأني قلتُ إن عليك التواجد هناك |
| Mike, senin de orada olman gerekiyor, tamam mı? | Open Subtitles | , ومايك, انتي يجب أن تكون هناك أيضا, موافق؟ |
| Mike, senin de orada olman gerekiyor, tamam mı? | Open Subtitles | , ومايك, انتي يجب أن تكون هناك أيضا, موافق؟ |
| Yeteri kadar malla ve doğru kişilerde güneş doğduğunda orada olman gerekiyor. | Open Subtitles | أريدك أن تكون هناك بالأدوات الكافية و بكامل قواك عند طلوع الشمس. هذا كل شيء. |
| Ayak izlerini silerken ise, senin orada olman lazım. | Open Subtitles | وإذا بدأ في إخفاء آثاره ، يجب أن تكون هناك .. |
| Programda orada olman gerekiyor ve gelmezsen odana götürmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | حسناً , انت مجدول ان تكون هناك وان لم تأتي, سأرجعك الى غرفتك. |
| Bir de belki de orada olman gerektiğinden. | Open Subtitles | وأيضاً, ربما أنك إحتجت لأن تكون هناك أيضاً |
| Öyleyse orada olman gerekmez miydi? | Open Subtitles | أليس من المفروض أن تكون هناك ؟ |
| Baban çalışırken orada olman yasak biliyorsun. | Open Subtitles | ليس من المفروض ان تكون هناك وهو يعمل |
| Senin de aynı anda orada olman ne büyük şansmış. | Open Subtitles | من المُدهش تواجدك هناك في نفس الوقت. |
| - O gece orada olman onları kurtardı. | Open Subtitles | تواجدك هناك في تلك الليلة أنقذهما |
| Yardım etmek için orada olman gerektiğini nereden bildin? | Open Subtitles | كيف عرفتِ بأنكِ يجب أن تكوني هناك لمساعدتي؟ |
| orada olman ama seninle olamamam çok zor olurdu. | Open Subtitles | كان يمكن أن يكون صعباً عليكِ التواجد هناك ولستُ معكِ |
| orada olman gerekmiyor. | Open Subtitles | أجل , لم يكن عليكَ بأن تكون هنالك. |
| İstediğim şey kazanırken seninde orada olman. | Open Subtitles | ما أريده هو أن تكوني هُناك معي عندما أفوز. |
| orada olman lazım. Her şeyi görmen lazım. | Open Subtitles | عليك أن تكون في الخارج و ترى كل شيء |