| Orada sadece acı ve nefret vardır, yaptığın hiçbir şeyin anlamı yoktur. | Open Subtitles | هناك فقط الألم و الكراهية و لا شىء تفعلينه يعنى لك شيئاً |
| Enerji krizini ortadan kaldıracak kadar dev miktarda boyutlararası enerji Orada sadece bizim bulmamızı bekliyor. | Open Subtitles | هناك كميات ضخمة من الطاقة ما وراء الأبعاد هناك فقط انتظرنا حتى نرميَ مفتاح التيار لتنقضيَ أزمة الطاقة |
| Tamam, Orada sadece ortak bir odada paralı telefon var. | Open Subtitles | حسنا,هناك فقط هواتف مدفوعة الأجر فى الغرفة المشتركة |
| Orada sadece hırsızlar ve katiller var. | Open Subtitles | . لا يوجد شئ هناك سوى المجرمين واللصوص |
| Biliyor musun ? Orada sadece, yüksek klorlu musluk suyu veriyorlar? | Open Subtitles | كل ما يساعدون به هي مياه صنبور بها الكثير من الكلور |
| Orada sadece bir tane erkek çocuğu vardı. | Open Subtitles | إنه الولد الوحيد الذي إستطاع النجاة من ذلك |
| Orada sadece bir gün kaldın. Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? | Open Subtitles | لقد كنتِ هناك فقط ليوم واحد، كيف لكِ أن تكوني واثقة من هذا؟ |
| Bir savaşın olduğu yere gidiyorum ama Orada sadece askerleri güldüreceğim. | Open Subtitles | سأذهب لمكان توجد فيه حرب، ولكن سأكون هناك فقط لأضحك بعض الجنود |
| Orada sadece part-time çalışıyorum. | Open Subtitles | أعمل هناك فقط بدوام جزئي ، إتفقنا ؟ أقسم يمكنك التأكد |
| Orada sadece bir kitap var, diğer on ikisi kopya. | Open Subtitles | هناك فقط كتاب واحد ، 12 نسخه منه. |
| Orada sadece bir kitap var, diğer on ikisi kopya. | Open Subtitles | هناك فقط كتاب واحد ـ 12 نسخه منه |
| Hiç bir şey yok orada. Sadece rüzgar ve kum. | Open Subtitles | لا شيء هناك فقط مجرد رمال ورياح |
| Orada sadece muhteşem şelaleler ve damlayan kaynaklar dere kenarında akan suyun rahatlatıcı sesleri var. | Open Subtitles | هناك فقط الشلالات الرائعة... و نافورة القطرات... ... |
| Orada sadece para için bulunmuyorlar ve onlar... | Open Subtitles | إنهم ليسوا هناك فقط من أجل المال وهم مجرد... أقصد بأنهم يريدون العمل معنا |
| Çünkü gündüzleri Orada sadece bir Mekanik var. | Open Subtitles | لأنها، هناك فقط ذلك الآلي خلال النهار |
| Orada sadece tersane ve rıhtım var. | Open Subtitles | هناك فقط أحواض بناء سفن و أرصفة |
| Orada sadece satıcı adam var. | Open Subtitles | هناك فقط ذلك الرجل في حانة السناك. |
| Maureen orada. Sadece dosyayı ver. | Open Subtitles | ماورين هي هناك فقط سلمها الملف |
| Oh, hayır, Orada sadece tavşanlar var. | Open Subtitles | لا، هناك فقط أرانب بالداخل |
| Son çalistigim yerde paylasmadim. - Orada sadece iki hizmetçi ve bir asçi vardi. | Open Subtitles | لم أكن في غرفة مشتركة في وظيفتي الأخيرة - لم يكن هناك سوى خادمتان وطباخة - |
| Orada sadece sabun ve su var. | Open Subtitles | لا يوجد هناك سوى الماء والصابون |
| Biliyor musun ? Orada sadece, yüksek klorlu musluk suyu veriyorlar? | Open Subtitles | كلّ ما يساعدون به هى مياه صنبور بها الكثير من الكلور. |
| Orada sadece bir tane erkek çocuğu vardı. | Open Subtitles | إنه الولد الوحيد الذي إستطاع النجاة من ذلك |