| Çünkü eserleriniz çok etkileyici ve kusursuz derecede otantik. | Open Subtitles | لأن عملكي مثير للاعجاب و أصيل و خال من الأخطاء |
| Buralarda otantik bir Türk hamamı var. | Open Subtitles | الاستماع، وهناك أصيل التركية الحمام هنا. |
| Hepsinin seri üretim olduğunu hiçbirinin otantik olmadığını ve herkesin aynı şeylere sahip olduğunu söylüyor. Hadi ama! | Open Subtitles | أعرف, تقول أنها صناعة بالجملة و لا شيء أصلي و الجميع يحصلون على نفس الأثاث |
| L.A Sokak sanatında usta değilim ama bu parça bana çok otantik geldi. | Open Subtitles | لستُ خبيراً في فن الرسم في شوارع "لوس أنجلوس" ، لكن هذا طريف تلك القطعة تبدو أكثر واقعية بالنسبة لي الآن |
| Şimdi... bana saldırma ama şu devir evrakı çok otantik görünüyordu. | Open Subtitles | الآن، لا تهجمي علي لكن وثيقة نقل الملكية تلك تبدوا أصلية |
| Sadece antika ve otantik parçalar satıyorum, ve sahte silahlar benim işim değil. | Open Subtitles | بل أبيع تحف وأدوات أصيلة فقط والأسلحة المقلّدة ليست من اختصاصي |
| Bakalım. otantik Portekiz yemekleri... | Open Subtitles | حسناً، من الأصيل جداً وجبة برتغالية... |
| Park alanında at gezisi yapmak için otantik bir aygır kiraladım. | Open Subtitles | لقد استأجرت حصان غربي اصيل ليعطينا جولة حصانية في ساحة المواقف. |
| İyi niyet göstergesi olarak, ülkemizden getirdiğimiz otantik meyvelerle dolu bir sepet sunmak üzere geldik. | Open Subtitles | نحن هنا لنسلم صندوق فاكهة زينة كبير ملئ بالفاكهة الاصلية اللذيذة لأي ان كان مدير هذة المنطقة |
| Çok otantik ve iyi kurgulanmış. | Open Subtitles | إنها أصليه للغايه, ومبنيه بصورة جيده هل هي حقيقيه؟ |
| otantik bir kovboy giysisi, altı patlarla birlikte. | Open Subtitles | لباس راعي بقر أصيل , يكتمل مع ستة أسلحة |
| otantik bişey bu. | Open Subtitles | هذا أصيل هذا ماكان الرواد يقوموا بأكله |
| Çok otantik. Hele bir kızartması var. | Open Subtitles | أصيل للغاية الأطعمه الذي يقوموا بقليها |
| O, otantik bir Sioux ok ucuydu. | Open Subtitles | لقد كان رأس سهم أصلي في يوتا؛ لجميع الأماكن |
| Hadi otantik bir Japon şehriye evin gidelim. | Open Subtitles | فلنذهب لمطعم معكرونة ياباني أصلي |
| Böyle daha otantik olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | . هي قالت أنه أكثر واقعية. |
| Aslında, otantik Afrika'nın ne olduğunu da bilmiyordum. | TED | في الحقيقة لم أكن أعرف ما تعنيه أفريقية أصلية. |
| İnsanlar otantik olduğunu düşünmezlerse salsa almazlar. | Open Subtitles | إلا إن ظنوا انها أصيلة عليك إضافة بعض من اصولك |
| otantik Italyan yemekleri. | Open Subtitles | الطعام الإيطالي الأصيل |
| Bu, %100 otantik küvet cini. | Open Subtitles | هذا 100% جن استحمام اصيل |
| Dinleyin, gelin bu gelişmeyi otantik edamame veya Tokyo fasulyesi yiyerek kutlayalım. | Open Subtitles | اسمعوا , لنحتفل بهذا التقدم عن طريق هذه الادمامي الاصلية او حبوب طوكيو |
| Sana bu otantik Stormtrooper kasketini 5 bine... aldığımda, bunu anlamıştım. | Open Subtitles | مثل إننى أشتريت خوذه أصليه من ستورم تروبر ... .. بـ5000 دولار |
| Afrika' nın geleneksel, otantik, orijinal bilgi sistemi üzerinde araştırma yapıyorum. | TED | أقوم بإجراء أبحاث بشأن نظام المعرفة في أفريقيا، المعرفة الحقيقية الأصيلة التقليدية. |
| Taşralılar çok daha otantik. | Open Subtitles | أهالي البلدات الصغيرة واقيعون أكثر. |
| Onlar otantik Avustralya'lı kovboylar olmalı. | Open Subtitles | يجدر بهم أن يكونوا رعاة بقر أستراليين أصيلين |