| Hatta otel odasındaki ilk gecemizde az kalsın yapıyordum. | Open Subtitles | في الحقيقة كدت أفعلها في الليلة الأولى في غرفة الفندق |
| Bir otel odasındaki modellerden daha sıkıcı bir şey var mıdır? | Open Subtitles | هناك شيء أقبح من الطباعة في غرفة الفندق. |
| Maalesef otel odasındaki deliller başka bir hikâye anlatıyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ, الادلة في غرفة الفندق تخبرنا قصة مختلفة تماماً |
| Büyük bir ihtimalle sözünü ettiğiniz gripte otel odasındaki toz tarafından tetiklenmiştir. | Open Subtitles | والذي هو على الأرجح بسبب خليط من الأنفلوانزا والتي قلت أنت أنه يعاني منها وربما الغبار من غرفة الفندق |
| otel odasındaki parmak izleriyle ölen kadının evindeki izler uyuşuyor. | Open Subtitles | البصمات التي وُجدت بغرفة الفندق تُطابق بصمات السيّدة المتوفاة |
| Sonra da otel odasındaki bir kaç sarmalda görünen iki ismi bulduk. | Open Subtitles | ومن ثم عثرنا على هذين الاسمين متكررين في بعض اللولبات على حيطان غرفة الفندق |
| Ta ki otel odasındaki televizyonu fark edene kadar. | Open Subtitles | وعندما لاحظت أن التفاز في غرفة الفندق مفتوحاً |
| Matthew, bunlar Cindy'nin vurulduğu otel odasındaki bardakta bulduğumuz parmak izleri. | Open Subtitles | " ماثيو " هذه بصمات وجدناها على كأس داخل غرفة الفندق " حيث قتلت " سيندي |
| Beni o otel odasındaki gizemi düşünmeye sevkediyor. | Open Subtitles | يجعلني أفكر في سر غرفة الفندق |
| Sadece yanlış otel odasındaki bir adam, öyle mi? | Open Subtitles | مجرد bloke في الخطأ غرفة الفندق ، إيه؟ |
| otel odasındaki toplantımızı hatırlarsın. | Open Subtitles | الاجتماع في غرفة الفندق |
| Josh'un otel odasındaki adamla alakası yok. | Open Subtitles | لم يمكنني أن أفعل, مافعلوه. جوش) ليس لديه شئ) بخصوص الرجل في غرفة الفندق. |
| - otel odasındaki bıçak. | Open Subtitles | -سكينتك من غرفة الفندق |
| otel odasındaki adam. Kimdi? | Open Subtitles | الرجل بغرفة الفندق من كان؟ |