| Servo temel olarak, küçük miktardaki güç ile büyük miktardaki gücü kontrol eden otomatik bir cihazdır. | Open Subtitles | والمؤازرة هو أساسا جهاز أوتوماتيكي تستخدم للسيطرة على كميات كبيرة من الطاقة مع كميات صغيرة من الطاقة. |
| Şüpheli, polise 9 milimetrelik yarı otomatik bir silahla ateş açtı. | Open Subtitles | المشتبهبه فتح النار على الشرطة مسدس9 ملليمتر نصف أوتوماتيكي |
| Mermiler yakın mesafeden, 25 kalibrelik otomatik bir silahla ateşlenmiş. | Open Subtitles | الرصاصات أطلقت من مسافه قريبه .من عيار 25 أوتوماتيكي ! |
| Çorabının içinde otomatik bir silah vardı. | Open Subtitles | كان لديها جورب اوتوماتيكى |
| Çorabının içinde otomatik bir silah vardı. | Open Subtitles | كان لديها جورب اوتوماتيكى |
| Twitter'daki arkadaşlarım suçlamayı bırakıp sorular sormaya başladıklarında neredeyse otomatik bir şekilde onların yaptığını yaptım. | TED | حينما توقف أصدقائي على تويتر عن الهجوم وبدؤوا في طرح الأسئلة، أصبحت تلقائياً أقوم بما يقومون به. |
| DX 460, 27 kalibre tam otomatik bir çivi tabacasıdır. | Open Subtitles | الـ"دي أكس 460" أوتوماتيكي بالكامل، بعيار 27، |
| Bu otomatik bir gece lambası. | TED | هذا مصباح ليلي أوتوماتيكي. |
| Bu otomatik bir reaksiyondur. Bang, düşer. | Open Subtitles | أنه فعل أوتوماتيكي ضربة وقع |
| İmkansız efendim Bu otomatik bir sistem | Open Subtitles | مستحيل سيدي النظام أوتوماتيكي |
| Erişim sağlasam bile otomatik bir sigorta sistemi var. | Open Subtitles | وحتى لو تمكنت من فعل ذلك ، سيتم تفعيل نظام الفشل الآمن تلقائياً |
| ifadesi bu da. (Kahkaha) Bulunan şeyleri otomatik bir şekilde bulan bir yapı var: "Bir miktar dolu hissediyorum." | TED | (ضحك) كل هذه تم بناؤها تلقائياً بواسطة الأشياء التي يعثر عليها "أشعر أنني شبعان قليلاً." |
| Arada sırada bunun gibi birşey yaparız, bilirsiniz, otomatik bir saç örme makinası, saçınızı dolayip kafa derinizi çeker ve... ve ondan biraz para kazanir ve sonra bırakırdık. | TED | و بين الحين و الآخر, ننتج على سبيل المثال جهاز يقوم بربط الشعر تلقائياً الذي يعقد الشعر و يسحب فروة رأسك بشدة حتى -- و نجني بعض الأموال من جراء ذلك |