| Onlardan birine son kez oturduğumda ne olduğunu hatırlamıyor musun? | Open Subtitles | اتتذكر ما حدث عندما جلست على واحد مثل هذا ؟ |
| Ve yemek için oturduğumda, dişilerim takırdamaya başladı ve kaşığı ağzıma götüremedim. | TED | وعندما جلست للأكل، بدأت أسناني تصطك، ولذا لم أستطع حتى وضع الملعقة في فمي. |
| Eve gidip telefonun başına oturduğumda 5 dakika içinde iki iş teklifi aldım. | Open Subtitles | حين عدت إلى منزلى و جلست بجانب الهاتف فى خمس دقائق حصلت على عرضين للعمل |
| En son bu kanepede oturduğumda, popom bir hafta turuncuya boyalı kaldı. | Open Subtitles | في المرة الأخيرة التي جلست على هذه الأريكة لتناول رقائق الجبنة ، بقي ظهري برتقالي اللون لأسبوع |
| Ben o hükümdar tahtına oturduğumda da ağzımın içinde dilim parçalanırken ve gözlerim kaynamaya başladığında anneciğimin tatlı yüzüne bakıyor olacağım. | Open Subtitles | و عندما أجلس على الكرسي الكهربائي سأشاهد وجه أمّي الطيّب بينما لساني ينفجر في فمي |
| İlk defa oturduğumda... üstümden ter boşanmıştı. | Open Subtitles | أول مرة جلست خلفه ؛ أصابني نوع من القشعريرة العصبية. |
| Bu konuşma, okuldaki tiyatroda bana kaya rolü verildiğinde ya da mezuniyet gecesi sen ve annemle evde oturduğumda işe yaramamıştı. | Open Subtitles | الخطبة لم تفلح حينما كنت أجسد دور صخرة في المسرحية المدرسية وعندما جلست معك وأمي ليلة الحفلة الراقصة |
| Geçen sene kucağına oturduğumda çok eğlenceli olmuştu. | Open Subtitles | كان مضحكاً عندما جلست في حضنك العام الماضي |
| Bu tablonun önüne oturduğumda huzurlu hissediyorum. | Open Subtitles | . يبدو أنني كلما جلست أمام هذه الرسمة أشعر بالهدوء |
| Tam olarak ne kadar zarardan bahsediyoruz, küçük bir uyuşma mı yoksa şok cihazımın üstüne oturduğumda yaşadığım gibi birşey mi? | Open Subtitles | ما الذي نتحدث عنه هنا بعض الخدر؟ أو تلك المره التي جلست فيها على صاعقي؟ |
| Ama yazmak için oturduğumda aklıma hiçbir şey gelmedi. | Open Subtitles | ولكن في الواقع عندما جلست للكتابة لم يظهر شيئاً جيداً |
| izlemek için oturduğumda gördüklerimi asla unutamıyacağım. | Open Subtitles | جلست لمشاهدة برنامج المشهد ورأيت واحداً لن أنساه |
| O yüzden burada oturduğumda beni görmüyorlar. İçtiğim zaman ise... | Open Subtitles | لذا إن جلست هنا، فهم لا يلاحظونني، وإن عاقرت الخمر... |
| Ve onun yanına oturduğumda kendi yaptığı bir firmadan bahsetti otomobil fabrikasında, fabrika zemininde bir şeyleri oradan oraya hareket ettiren robotlar yapıyordu. | TED | وعندما جلست بقربه كانت يحدثني عن الشركة التي أسسها وكيف انه صنع بعض الآليات .. لشركات تصنيع السيارات حيث صنع تلك الروبوتات التي تحرك القطع داخل المصانع |
| Kumlar hâlâ etrafımda uçuşurken, o deneme bankına oturduğumda, korkuluklar tam göz hizamdaydı bütün manzaramı ve suyun kenarındaki zevkimi engelliyordu. | TED | وعندما جلست على تلك المقاعد التجريبية والرمال لا يزال ينساب من حولي، رؤية ضبابية تشوش البصر تحجب رؤيتي وتدمر خبرتي في نهاية المطاف |
| WM: Bugün, sadece örnek veriyorum, saçımı kestirmeye gittim ve berberin koltuğuna oturduğumda berberin tüm aletlerini içinde sakladığı kutuda ve aynaya baktığımda arkamdaki duvarda bir Şikago bayrağı gördüm. | TED | ويت: اليوم على سبيل المثال ذهبت لأقص شعري و عندما جلست على كرسي الحلاق كان علم شيكاغو موجودا في الصندوق الذي يضع فيه الحلاق كل أدواته و على المرآة رأيت علم شيكاغو على الحائط خلفي. |
| Dürüst olmam gerekirse, uzun süre oturduğumda ayaklarım uyuşuyor. | Open Subtitles | -حسنا انت تعرف ان كلامى صحيح على ان اكون صريحا يا شباب! لقد تخدرت قدمى عندما جلست |
| Hiç. oturduğumda buradaydı. Ne güzel. | Open Subtitles | .لا شيء، لقد كانت هنا لمّا جلست - .طيّب - |
| Oraya oturduğumda, derim toksinlere tepki gösterdi. | Open Subtitles | أنا جلست هناك , و بشرتى تأثرت بالسموم |
| oturduğumda oradaydı. | Open Subtitles | كانت موجودة عندما جلست |
| Çalıştığım restoranda bara oturduğumda etrafı doktor veya avukat var mı diye tarayan kadınlardan 10 tanesini benim gibi bir serseriyle görürdüm. | Open Subtitles | عندما أجلس في بار المطعم الذي أعمل فيه لكل امرأة ألمحها تمرّ من المكان بحثاً عن دكتور أو محاي |