| Bunun nedeni değişmeleridir ve değişimin, düzene karşı bir eğilimi vardır aynı bir oturma odasında ya da kitaplıkta olduğu gibi. | TED | وهذا لأنها تتغير . وللتغير طريقته في كسر القاعدة . تماماً كما هو الأمر في غرفة المعيشة أو على رف الكتب. |
| Bak, oturma odasında kal, dinlen ve eğer semptomlarım ilerlerse bana haber ver. | Open Subtitles | انظري, ابقي في غرفة المعيشة و ارتاحي, ان استمرت أعراضكِ اعلميني, حسنا ؟ |
| O nedenle dövüş derslerimi oturma odasında yapacağım. 15 dakika içinde başlıyor. | Open Subtitles | لذا فإنّي أستضيف صفي للقتال المسرحي في غرفة المعيشة بعد 15 دقيقة، |
| oturma odasında ne zamandır özlediğin piyano duruyor. | Open Subtitles | لقد وضعت البيانو الذي طال شوقك إليه في غرفة الجلوس |
| Bu şıllık, kahvaltısını etmeye oturma odasında devam edecek. | Open Subtitles | حسن، هذا الساقط الصغير سيتناول فطوره بغرفة المعيشة |
| oturma odasında. Balkona çık. | Open Subtitles | أنه فى غرفة المعيشة الآن أدخلى إلى الشرفة |
| oturma odasında bulduğum asıl delilden bahsederken sen de şunun içine bak. | Open Subtitles | تفحصيه بينما أخبركِ بما وجدتُهُ في غرفة المعيشة. |
| Sen yatak odasında uyudun. Ben oturma odasında. | Open Subtitles | لقد نمت في غرفة النوم ونمت أنا في غرفة المعيشة |
| Bornoz al ve oturma odasında konuğumuzla tanışmaya gel. | Open Subtitles | اختاري روب ليس البيجان وتعالي قابليني أنا و ضيفتي في غرفة المعيشة من أجل تناول المشروبات |
| oturma odasında, Çin Kavanozunun altında sarı, geniş bir zarf olmalı. | Open Subtitles | إنه أصفر، الظرف الكبير الذي على الرف في غرفة المعيشة تحت الجرة الصينية |
| Çocukların hep oturma odasında öldüğünü düşlemiştim. | Open Subtitles | لطالما تصورت الأولاد يموتون في غرفة المعيشة |
| oturma odasında git de ailene günlerini göster. | Open Subtitles | انهِ حياتك في غرفة المعيشة حتى يراك والديك |
| Bir gün eve geldim ve onu oturma odasında otururken buldum. | Open Subtitles | ذاتيومرجعتللمنزل.. وجدته يجلس في غرفة الجلوس. |
| Siz benim odamda uyuyabilirsiniz. oturma odasında bir çekyat var. | Open Subtitles | يمكنكم النوم في غرفة نومي، لديّ سرير بعَجَل في غرفة الجلوس |
| Pekala. Pam oturma odasında göbeğinin üzerinde sürünürken... | Open Subtitles | وفي الوقت الذي تزحف فيه باميلا على بطنها في غرفة الجلوس |
| oturma odasında bir dolap daha var. | Open Subtitles | سأبحث هنا، هنالك خزانة أخرى بغرفة المعيشة |
| Tamam, oturma odasında oturma odasında, içinde. | Open Subtitles | حسناً ، لنكمل فى غرفة المعيشة ، فى غرفة المعيشة هيا بنا ، هيا بنا |
| oturma odasında ödevini yaptığını sanıyordum. | Open Subtitles | حسبتها تقوم بواجبها المنزلي بغرفة الجلوس |
| Bir yabancının oturma odasında, çıplak bir resmimin asıIı olması garip bir duygu. | Open Subtitles | شعور مضحك لمعرفتك معلق عارياً في غرفة جلوس غرباء |
| Koridora ölü bir adamamız ve oturma odasında yarım hektarlık THC'miz var. | Open Subtitles | لدينا رجل ميت في الممر، ونصف فدان من الماريغوانا في غرفة المعيشه |
| Peki oturma odasında yetiştirdiği Hint kenevirlerini görmediniz mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ نبات " الماريوانا" الذي ينمو في غرفة جلوسها ؟ |
| Eğer oturma odasında Amerikalı isen, banyoda nesindir? | Open Subtitles | إن كنت أمريكياً في الصالة فماذا تكون في المرحاض؟ |
| Ryan bana oturma odasında neden duvar olmadığını soruyordu. Böylece anlamış olduk. | Open Subtitles | فهم رايان لماذا لا يوجد حائط في غرفة العائلة السابقة |
| Nina ile, oturma odasında öpüşmeye başladık. | Open Subtitles | نينا وأنا بَدأتُ التقبيل في غرفةِ الجلوس. |
| Gecenin bu saatinde oturma odasında hoplayıp zıplayacak değilim. # Stagger Lee # | Open Subtitles | لن ارقص في غرفه المعيشه في هذا الوقت المتأخر من الليل |
| Ray, oturma odasında seni neyin beklediğini duymak için sabırlı ol. | Open Subtitles | راي ، انتظر حتي تسمع ما ينتظرك في حجرة المعيشة |
| Ya da bizimkilerin oturma odasında ona oral yaptığım zaman hem de daha bizimkilerle tanışmadan az önce. | Open Subtitles | أو الوقت نزلت عليه على أريكة في الغرفة الأمامية والدي، قبل قابلهم للمرة الأولى. |