| Eğer nehrin yanında yeterince oturursan düşmanların cesedini yüzerken görebilirsin. | Open Subtitles | إذا جلست عند النهر مدة كافية سترى جثة عدوك تطفوا |
| TV'ye çok yakın oturursan gözlerini bozarsın. | Open Subtitles | إذا جلست قريبا جدا من التلفاز، ستأذي عينيك |
| Kimse sana, taşlara çok oturursan böbreklerini üşütürsün demedi mi? | Open Subtitles | اي شخص يقول انه لو جلست على الصخور البارده لوقت طويل ستصبح جثه |
| Televizyona o kadar yakın oturursan kör olursun. | Open Subtitles | هي ,انت تعلمين انه لو جلستي بهذا القرب الى التلفزيون سوف تصبحين عمياء |
| Eğer benimle bir yere oturursan, sandviçimin yarısını seninle paylaşırım. | Open Subtitles | أتعرفين، إن جلستِ معي، سأعطيك نصف الساندويتش |
| Orada bir süre oturursan seni kimse bulamaz. Ve ölürsün. | Open Subtitles | إن جلست بجواره وقتـا كـافيـا لا أحد سيعثر عليك و تلقى حتفك |
| Orada cesur bir gülümseme ve neşeli bir edayla oturursan niçin balonun güzeli olamayasın ki? | Open Subtitles | و ان جلست هناك بابتسامة شجاعة قليلا و روح احتفالية لماذا, قد تكونين حسناء أكثر من الكرة |
| Eğer orada yine parmağın kıçında konuşmadan oturursan, o parmağı kırarım ve o girdiği yerde kalıcı olur. | Open Subtitles | اذا جلست هناك مع ابهامك ارفع مؤخرتك مرة اخرى انا سانهيه واتركه هناك بشكل دائم |
| Bak ama cidden eğer oraya oturursan, insanlar tuhaf olduğunu düşünecek. | Open Subtitles | انظري, لكن بجدية إذا جلست هنا, الناس سيعتقدون أنك غريبة |
| - Efendim! Ne kadar erken oturursan, o kadar erken giderim. | Open Subtitles | ـ واو ـ اذا جلست بسرعة سوف اغادر بسرعة ايضا |
| Eğer yakın oturursan piyanodaki sihrime yakından tanık olabilirsin. | Open Subtitles | ،إذا جلست بالقرب منّي يمكنكِ مشاهدة سحري على آلة الأورجان |
| Ee akşama kadar o plajda güneşin altında oturursan uyuz köpek gibi başın da ağrır, kıçın da. | Open Subtitles | إذا جلست تحت الشمس الساخنة على الشاطئ حتى مغرب الشمس كالكلب الضّال فإن رأسك ومؤخرتك ستؤلمانك معاً |
| Eğer çalışanların arasına oturursan, daha iyi iletişim kurabiliyorlar. | Open Subtitles | إذا جلست بين الموضفين سوف يشعرون بتواصل أكبر |
| Yatağa oturursan, her şey daha kolay olacak. | Open Subtitles | هذا سيكون أسهل بكثير إذا جلست على السرير. |
| Bu çirkin halinle orada oturursan insanlar can havliyle kaçışır. | Open Subtitles | إن جلست هناك، سيسارع الناس للنجاة بحياتهم |
| Ne kadar yüksek oturursan, makamın o kadar yükselir. | Open Subtitles | كلما جلست في الأعلي، ارتفعت منزلتك. |
| Ne kadar yüksek oturursan, makamın o kadar yükselir. | Open Subtitles | كلما جلست في الأعلي، ارتفعت منزلتك. |
| Eğer burada oturursan kimse ne hakkında konuştuğunu duymaz. | Open Subtitles | فإن جلست هنا فلن يسمع الناس ما تتكلم به |
| Sürekli kenarda oturursan hiç arkadaş edinemeyeceksin. | Open Subtitles | لن تنشئي صداقات اذا جلستي في الخطوط الجانبيه دائما |
| Peki, bu masaya oturursan kağıt mı plastik mi tartışması yapmaya bayılan insanlar bulabilirsin. | Open Subtitles | الان اذا جلستي في تلك المجموعه ستجدين بعض الناس من هم بالضبط اساس نقاشهم " الورق ازاءالبلاستيك " |
| Kucağımda oturursan daha kolay öğrenebilirsin. | Open Subtitles | على الأرجح سيكون من السهل أن جلستِ في حضني |
| Arkaya oturursan, Ön teker havada gider... | Open Subtitles | لو جلستِ على المقعد الخلفي العجلةالأماميةستطيرفيالهواء.. |
| Orada oturursan boğulacaksın. | Open Subtitles | سوف تغرق وأنت جالس هناك. |