"oynamayı seviyor" - Translation from Turkish to Arabic

• يحب لعب
• يحب اللعب
• يحب ان يلعب
• تحب اللعب

Kimi top oynamayı seviyor, kimi sevmiyor.
البعض يحب لعب الكرة والبعض الآخر لا يحب ذلك

Tarikat uzmanı ve kendi kendini eğitmiş öğreti bıraktırıcı rolünü oynamayı seviyor.
إنه يحب لعب دور الخبير في البرنامج وبعض الأشياء التي تسمى معالجة للنفس

O rolü oynamayı seviyor, değil mi?
إنّه يحب لعب ذلك الدور، أليس كذلك؟

Örneğin bu bitki... daha güçlü bir bitki; bu bir paşa kılıcı. Sizinle oynamayı seviyor. Size bağlanıyor.
هذا النبات مثلًا، هو أكثر نشاطًا، إنه نبات الثعبان، وهو يحب اللعب معك، ويشاركك.

- Bloklarla oynamayı seviyor.
إنه يحب اللعب بالمكعبات

Hector oynamayı seviyor ve mutlu
اسمعي (هيكتور) يحب ان يلعب ذلك هو الوقت الوحيد الذي يكون به سعيدا

Hâlâ ateşle oynamayı seviyor musun? Buna bayılacaksın.
هل مازلت تحب اللعب بالنار؟

Dostum Gri Kurt oyun oynamayı seviyor.
-صديقي الذئب الرمادي يحب لعب الحيل

Besbelli, Doktor Sherlock Holmesçuluk oynamayı seviyor.
من الواضح أن الدكتور يحب لعب دور (شيرلوك هولمز).

- George kıyafetçilik oynamayı seviyor. - Yani...
جورج" يحب لعب دور مرتدي الثياب"- حسناً-

Rol oynamayı seviyor.
يحب لعب الأدوار

Bryce, basketbol oynamayı seviyor.
(برايس) يحب لعب كرة السلّة.

Bıçaklarla oynamayı seviyor.
كان يحب اللعب بالسكاكين

Bunu yapmayı ve oyuncaklarıyla oynamayı seviyor.
يحب فعل هذا يحب اللعب بألعابه

Çünkü Bo soğuk havada oynamayı seviyor.
لأن (بو) يحب اللعب في الجو البارد

Marsten gölgelerde oynamayı seviyor.
(مارستن) يحب اللعب في الظلال

Airhokey oynamayı seviyor, "Dino Avcısı Dört"te kazanmama izin veriyor ve Burger Barn'ın gizli menüsünü ezberlemiş.
يحب ان يلعب هوكي الطاولة هو دائما يدعني افوز في العاب الالكترونية (و لديه جميع قوائم الطعام لدا (برجر الحظيرة

Ateşle oynamayı seviyor musun Eli?
تحب اللعب بالنار، يا (إيلاي)؟