| Görünen o ki insanların mahkemeye geri gelmesini sağlayan para değil. | TED | تبيّن أن المال ليس ما يجعل الأشخاص يعودون إلى المحكمة. |
| Sen beni anlamadın Suat. Sorun para değil. | Open Subtitles | "إنك لا تفهمني جيداً "سوات إنَّ المال ليس هو المشكلة |
| Ne demek gerçek para değil? | Open Subtitles | ماذا تقصدين، بأنها ليست نقود حقيقية؟ |
| Deha sahibi demek istemiştim, para değil. | Open Subtitles | كنت أتحدث عن العبقرية ليس المال فقط، سيدي |
| Bu gerçek para değil, gazete kupürleri sadece. | Open Subtitles | هذا ليس مالاً حقيقياً إنها أوراق جرائد مقطعة |
| Üç bin dolar fena para değil. | Open Subtitles | ثلاثة آلاف دولار ليس مبلغاً سيئاً |
| Sanırım dünya üzerinde geçerli olan en önemli şeyin para değil güven olduğunu anlamak için önce ihanete uğramak gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد أن الأمر يتطلب الخيانة قبل أن تدرك أن العملة الحقيقية في هذا العالم ليست المال إنها الثقة |
| Ama aslında mesele para değil, öyle değil mi? | Open Subtitles | ولكن المال ليس القضية, اليس كذلك؟ |
| Mesele para değil. Senden onları bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | المال ليس القضية , أريدك أن تجدهم |
| Hayır para değil. Parayla alakalı değil. | Open Subtitles | كلا, ليس المال ليس متعلقاً بالمال. |
| (Kahkaha) Ve aslında ilginç olan şey para değil. | TED | (ضحك) ان المال ليس مثيرٌ للاهتمام في الحقيقة |
| - Yeşil. - Her şey para değil. | Open Subtitles | الكرة الخضراء المال ليس كل شئ |
| Çok para değil, boş ver gitsin. | Open Subtitles | انها ليست نقود كثيرة فقط انسى الامر |
| Markete bir şeyler almaya gidilecek para değil. | Open Subtitles | هذه ليست نقود تاخذها للسوق لاجل الطعام |
| Jerry, bunlar para değil, tombala pulları. | Open Subtitles | لكن, (جيري), هذه فيشات الـ(بينغو) , و ليست نقود -كلا, إنها أرباع |
| Bu iyi bir şey; ancak bu para değil. | Open Subtitles | الآن، هذا أمر جيد. هذا هو جيدة كما يأتي، ولكن هذا ليس المال. |
| Sadece onlardan asıl istediğim şey para değil, anlasana. | Open Subtitles | ليس المال الذى كنت احتاجة منهم, انت تعلم؟ |
| para değil. Mücevher değil. Değerli bir eser değil. | Open Subtitles | ليس مالاً ولا مجوهرات، وما هي بمصنوعة قيمة |
| Üç bin dolar fena para değil. | Open Subtitles | ثلاثة آلاف دولار ليس مبلغاً سيئاً |
| Tasarımın sentez gücü, şehirlerdeki en kıt kaynakları daha verimli kullanmaya çalışır, ki bu para değil koordinasyondur. | TED | هكذا فإنّ متانة التوليف عند التصميم تكمن في محاولة توخّي استغلالٍ، أكثر نجاعة، لأندَرِ الموارد في المدن، وهي ليست المال وإنّما التنسيق. |
| Mike, bu bedava para değil, tamam mı? | Open Subtitles | مايك، هذا لَيسَ مالاً مجّانياً، موافقة؟ |
| Hayır, sana söyledim. Sorun para değil. Ben önemli biri olmak istiyorum. | Open Subtitles | كلّا، لقد أخبرتك، الأمر لا يتعلق بالمال أريد أن أصل لشيء ما. |
| % 30'la yaşayabilirim Emil ama sorun sadece para değil. | Open Subtitles | % أستطيع أن أعيش بــ 30 ولكن أميل ، الأمر مهم تفهم بأن كل هذا ليس عن المال |
| para değil o. Madalya. | Open Subtitles | إنها ليست عملة معدنية إنها ميدالية |
| Mesele sadece para değil! | Open Subtitles | إن ذلك يعني لي الكثير وهي ليست مسألة مال فقط |
| Bu, kafayı bulup saçılabilecek miktarda bir para değil. | Open Subtitles | سأقول لك شيء واحد، ذلك ليس مال شرب وبغي، ذلك مال تقاعد. |
| Mesele para değil. | Open Subtitles | الأمر ليس متعلقاً بالمال عندي خوف من الطائرة , حسنا ؟ |
| Sorun para değil, bunu biliyorsun değil mi evlat? | Open Subtitles | ليست النقود السبب أنت تعلم هذا يا بني ؟ |
| - Beni niye sürüklüyorsun- - Çünkü maksat para değil. | Open Subtitles | الذي يَسْحبُني إليه - لأنه لَيسَ حول المالِ. |