| paradokslar yaratıp zamanı yok ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقومون بخلق مفارقات محاولين تدمير الزمن |
| Önemliler, salgın paradokslar ve de Tanık. | Open Subtitles | الانتخابات التمهيدية والطاعون و مفارقات... والشاهد. |
| Zamana zarar verip paradokslar yaratıyorlar. | Open Subtitles | ، يدمرون الزمن يخلقون مفارقات |
| Bu durum zaman içinde bazı ahlaki paradokslar yaratır. | Open Subtitles | الحالة تطور بعض التناقضات الأخلاقية في بعض الاوقات |
| Geçmiş gidişle uğraştığımızda karşımıza uyuşmazlık ya da paradokslar çıkmaktadır. | Open Subtitles | الأمر الأكثر إثارة للحيرة هو التناقضات أو المفارقات و يظهر هذا الأمر عندما تبدأ التدخل في الماضي |
| Tarih boyunca paradokslar, bildiğimiz her şeyi baltalamakla tehdit ettiler ve aynı sıklıkla dünyayı algılayışımızı yeniden şekillendirdiler. | TED | عبر التاريخ، أنذرت المفارقات بتقويض كل شيء نعرفه، وفي الغالب، فقد أعادت تشكيل فهمنا عن العالم. |
| Geçmişteki paradokslar. | Open Subtitles | مفارقات في الماضي. |
| Bart, hayatımıza başka nasıl paradokslar etkir? | Open Subtitles | (بارت)، ما هي التناقضات الأخرى في حياتنا؟ |
| - paradokslar... | Open Subtitles | ...التناقضات |
| Bu paradokslar zamanda meydana gelen saçma yaraları gibi. | Open Subtitles | هذه المفارقات الزمنية، إنهم مثل طلقات نارية نحو الزمن. |