| Ceza olarak bana park yerindeki tüm çöpleri tek tek toplattı. | Open Subtitles | جعلني ألتقط كل قطعة قمامة في موقف السيارات كنوع من العقاب |
| park yerindeki cep telefonu. | Open Subtitles | .مهلا، الهاتف المحمول الذي وجدناه في موقف السيارات |
| General'da çalışan bir arkadaşım park yerindeki meme olayını duymuş. | Open Subtitles | إسمعي صديق لي من القسم العام سمع عن حادثة الأثداء في موقف السيارات |
| park yerindeki hasta adamı! | Open Subtitles | ذلك الرجلِ الذي كَانَ مريضَ في مكانِ الوقوف. |
| Seninle birlikte olduğum zaman, park yerindeki çöpleri toplamana izin verirlerse... | Open Subtitles | سوف تكون محظوظاً إذا دعوك تقوم ... بإلتقاط القمامة في الجراج |
| Onu park yerindeki hurda bir Renault'un içinde elma yiyip, ekonomik reform ders kitapları okurken bulmuştum. | Open Subtitles | وجدته يجلس في موقف السيارات في سيارته الرينو يأكل كيس من التفاح بينما يقرأ بعض التقارير الاقتصاديه |
| Genelde onu park yerindeki kafenin yanında bırakıyorum. | Open Subtitles | إنها تنزل عادة في موقف السيارات قرب المقهى. |
| Şu park yerindeki adamlarla takılıyordum. | Open Subtitles | كنت أتسكع مع أصحاب في موقف السيارات |
| park yerindeki arabamızı göremeyecek kadar uzaklaşalım en azından. | Open Subtitles | ... حسنًا ، أريد أن أذهب بعيدًا إلى أن لا نستطيع أن نرى سيارتـنا في موقف السيارات |
| Bak, park yerindeki olaydan ve olanlardan haberim yok. | Open Subtitles | اسمع لا اعرف ما حدث في موقف السيارات |
| Sonra güpegündüz park yerindeki arabada dile getirilmeyecek şeyler yapabiliriz. | Open Subtitles | ونستطيع فعل أشياء لا يصح الكلام عنها في الجراج داخل العربة.. في ضوء النهار - حسناً - |
| park yerindeki bir kamyonette bir adam var. | Open Subtitles | هناك رجل في شاحنة في الجراج |