"parladığını" - Translation from Turkish to Arabic

    • يلمع
        
    • تتوهج
        
    • تلمع
        
    • مشرقاً
        
    Buradaki delikten aşağı matkap düşürmüşler ve onu arıyorken de bu şeyin aşağıda parladığını görmüşler. Open Subtitles كانوا قد أوقعوا مثقاب خلال تلك الحفرة وحين ذهبوا ليبحثوا عنه رأوا هذا الشيء يلمع تحتنا مباشرة
    Saçlarınızın floresan ışığında parladığını biliyor musunuz? Open Subtitles أتعلمين أن شعرك يلمع تحت هذه الأضواء ؟
    Erkeklerin gömleklerinin önünün ve papyonlarının kadınların elbiselerinden daha çok parladığını görüyor musun? Open Subtitles هل ترين كيف قمصان الرجال وربطات عنقهم تتوهج أكثر من فساتين النساء؟
    Koşum tesisinde dikenlerinin parladığını gördüm. Open Subtitles في موقع اللجم رأيت اشواكك تتوهج
    Kılıçlarının güneşte parladığını birilerinin görmesini istemiyorlar. Open Subtitles إنهم لا يريدون أحداً أن يرى سيوفهم تلمع من وهج الشمس
    Bana, yıldızların nasıl parladığını gezegenlerin güneşin etrafında nasıl döndüğünü anlatırdı. Open Subtitles أخبرني كيف تلمع النجوم كيف تكون الكواكب مرتبطه حول الشمس
    # Işığımın parladığını görüyorum parladığını # Open Subtitles # وأرى ضوئي يأتي مشرقاً يأتي مشرقاً #
    İçinde parladığını hiç görmedim. Open Subtitles لم أره يلمع بعينيك هكذا من قبل
    Oh, neyin parladığını buldum. Open Subtitles لقد عرفت ماذا كان يلمع
    Hayatın basit anlarda sunduğu, Amy'nin varoluşunun bir parçası olan dünyayı görmenin bir güzelliği var, sabah işe gitmek gibi, Michigan Gölü'nden yansıyan güneş parıltılarına bakmak ya da ışığın günün farklı saatlerinde birlikte inşa ettiğimiz evin içinde nasıl parladığını görmek; Şikago'da bir fırtınadan sonra bile, çevrede yeni birikmiş karları fark etmek; ya da kızım bas gitarını çalarken odasına göz atmak gibi. TED هناك جمال في اللحظات البسيطة التي تمنحها لنا الحياة، طريقة لرؤية العالم كجزء من جينات إيمي، كما في رحلتي الصباحية، أري الشمس بأشعة منعكسة علي بحيرة متشيغان، أو أتوقف لأرى كيف يلمع الضوء في أوقات مختلفة من اليوم في المنزل الذي بنيناه سوياً.. حتي بعد عاصفة شيكاغو، ألاحظ البداية الجديدة للثلوج في جميع أنحاء الحي.. أو أختلس النظر إلى غرفة ابنتي وهي تتدرب علي الجيتار.
    Koşum tesisinde dikenlerinin parladığını gördüm. Open Subtitles في موقع اللجم رأيت شوكاتك تتوهج
    - Üzerine çıkmış bir kadının içten dışa doğru turuncumsu bir renkte parladığını gördün mü hiç? Open Subtitles مرحبا! هل واجهت من قبل فتاة تداعبك وأنت تنظر إليها ثم تتوهج من الداخل فجأة،
    Kameraman kravatının parladığını söylüyor, bu daha iyi. Open Subtitles مصور الفيديو يقول بأن ربطة عنقك تلمع لذا, هذه ستكون أفضل
    O tacın da parladığını söylemiştin. Ama yalanmış. Open Subtitles قلت أن عصابة الشعر تلمع وكانت كذبة
    Bana gözlerimin parladığını söyledi. Open Subtitles لقد قال لى ان عيناى تلمع
    # Doğudan batıya parladığını # Open Subtitles # يأتي مشرقاً من الغرب نحو الشرق #
    # Evet, ışığımın parladığını görüyorum # Open Subtitles # نعم, أرى ضوئي يأتي مشرقاً #

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more