| Toz almayla kafayı bozmanın parlak bir gelecek sağlamayacağını kim söylediyse yalan söylemiş. | Open Subtitles | مهما يكن من يقول ان التفاني لن يقود الى مستقبل باهر فهو يكذب |
| Önümde parlak bir gelecek olduğundan emin olabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانكِ أن تتأكدي بأن لدي مستقبل باهر امامي |
| Babanız size parlak bir gelecek bırakmış. | Open Subtitles | تبدو مثل أبيك، ترك لك مستقبل باهر |
| Bu kadınları ağına düşürmüş olmalı onlara harika bir iş, yeni görünüş ve parlak bir gelecek sözü vermiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنها قامت بتجنيد هؤلاء النسوة، وعدتهم بعمل جيد، مظهر جديد، و مستقبل زاهر |
| - ...parlak bir gelecek mi sunacaksın? | Open Subtitles | تمنحيه مستقبل زاهر ؟ |
| İhtiyacı olan şey tüm vatandaşlarına daha parlak bir gelecek yaşatacak bir lider. | Open Subtitles | إنها تحتاج إلى زعيم للاستيلاء على مستقبل أكثر إشراقاً لجميع مواطنيها. |
| "daha parlak bir gelecek için evleri nasıl soydum. " | Open Subtitles | " كيف سرقت البيوت للحصول على مستقبل أفضل " |
| Skip, sana önünde parlak bir gelecek olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | يمكننى أخبارك أنه أمامك مستقبل باهر |
| Bu daha parlak bir gelecek bunun için savaştık, değil mi? | Open Subtitles | ...أترى هذا ؟ مستقبل باهر وقد ناضلت من أجله, صحيح؟ |
| Önümde parlak bir gelecek var gibiydi. | Open Subtitles | بدا وكأن هناك مستقبل باهر أمامي |
| Önünde parlak bir gelecek var, Edgar. | Open Subtitles | لديك مستقبل باهر امامك يا ادجار |
| - parlak bir gelecek seni bekliyor. | Open Subtitles | - مستقبل باهر ، أمامكِ - ماذا؟ |
| Görünüşe göre parlak bir gelecek seni bekliyor Christine. | Open Subtitles | -يبدو أنكِ ينتظرك مستقبل باهر ، (كريستين ) |
| Çok parlak bir gelecek düşlüyorduk onlar için. | Open Subtitles | لقد كنا نتوقع لهم مستقبل باهر |
| Önünde parlak bir gelecek var. | Open Subtitles | لديك مستقبل باهر أمامكِ. |
| Hepimiz, onda parlak bir gelecek gördük. | Open Subtitles | جميعنا توقعنا مستقبل باهر له |
| Önünde parlak bir gelecek var, Edgar. | Open Subtitles | لقد حصلت على مستقبل مشرق أمامك، إدغار |