| Adam o ayakkabıları her gece parlatıyor. Kendi giysilerini yapıyor. | Open Subtitles | إنه يلمع حذائه كل ليلة يحضّر ملابسه بنفسه |
| Bak rozetli zeki çocuğa nasıl da parlatıyor ödülünü. | Open Subtitles | ينظر الى الفتى الماهر ذو الشارة يلكمه بقبضته الذى يلمع فيه |
| -Karbon monoksit. Yiyecekleri fotoğraf için parlatıyor. | Open Subtitles | مينوكسيد الكربون " إنه يلمع " الطعام أمام الكاميرا |
| Gözlüklerini parlatıyor. | Open Subtitles | انه يلمع زجاج نظارته |
| 37 fıçıcı, fıçı yapıyor. 36 boyacı, ayakkabı parlatıyor. | Open Subtitles | "37سيارة (كوبر) تسير، 36ملمع يلمع الأحذية" |