| İki tane sinek, bir kaşık süt, Pazarları da bir güvercin yumurtası verirsiniz. | Open Subtitles | مجرد زوجين من الذباب ، ورشفة من الحليب وربما بيضة حمامة يوم الأحد. |
| Pazarları çocuklar için sıcak bir yemek olması çok hoş. | Open Subtitles | من اللطيف أن يتناول الصغار عشاءً ساخناً في يوم الأحد |
| - Pazarları "So You Think You Can Dance"i izleriz. | Open Subtitles | فى يوم الأحد نشاهد برنامج إذاً تعتقد أنك تستطيع الرقص |
| Tabii. Pazarları çalışmak beni çok susatıyor. | Open Subtitles | بالتأكيد، العمل أيام الأحد يجعلني أشعر بالعطش |
| Pazarları ise, böyle kuyruk oluyor. | Open Subtitles | وفي أيام الأحد دائما يكون هناك طابور مزدحم |
| Buraya kahvaltıya geliyor çünkü Pazarları böyle yapardı. | Open Subtitles | و تأتي للإفطار لأن هذا ما اعتادت على فعله أيام الآحاد |
| Rakiplerinizin hedeflediği şu anki Pazarları burada görüyorsunuz. | Open Subtitles | هذا يمثل الأسواق الحالية المستهدفة من قبل المنافسين. ترى ذلك |
| Yeni on günlük haftalara sahip Cumhuriyetçi Takvim'e geçiş, Pazarları eleyerek kilisenin gücünü zayıflattı. | TED | كما أن استخدام تقويم جمهوري يحتوي على 10 أيام في الأسبوع أدى لتقليص سلطة الكنيسة بإزالة يوم الأحد. |
| Çocuk Pazarları iyi bir istirahati hak ediyor. | Open Subtitles | إنه مجهد من كثرة العمل دعيه على الأقل يرتاح في يوم الأحد |
| Hiç Pazarları kiliseye gittiniz mi? | Open Subtitles | ألم يَذهبُ أحدٌ منكم إلى مدرسة يوم الأحد أبداً ؟ |
| Pazarları yeğenime çizgi roman okurum. | Open Subtitles | اقَرأ عادة الاشياء المضحكة لأبنةِ أختي يوم الأحد. |
| Bu yüzden neden Pazarları nasıI cehenneme gideceğimi dinleyeyim ki? | Open Subtitles | لماذا أقضي نصف يوم الأحد أنصت لأسباب ذهابي للجحيم؟ |
| Sadece Pazarları düzenlidir, annem sabah kahvaltısına geldiğinde. | Open Subtitles | تكون جميلة فقط يوم الأحد عندما تأتى امى للافطار |
| Pazarları hepsi kapalı. Alkol yasağı var. | Open Subtitles | جميعها مقفلة يوم الأحد, إن هذه المقاطعة متدينة |
| Vaftizci. Annem Pazarları beni iki kez kiliseye götürürdü. | Open Subtitles | أمي كانت تأخذني للكنيسة مرتين أيام الأحد |
| Bir gün çalışmasam, örneğin Pazarları, sersemliyorum. | Open Subtitles | إن توقفت ليوم واحد، مثل أيام الأحد سأشعر بالدوار |
| Eğer Pazarları çalarsam, hafta içi bazı ağır işlerden kurtuluyorum. | Open Subtitles | إن عزفت أيام الأحد ، يمكنني أن أمتنع عن بعض المهام أثناء الأسبوع |
| Artık sürekli oralardayım. Pazarları bana yemek yapıyor. | Open Subtitles | أنا موجود معها كثيراً هذه الأيام، وهي تعد لي الطعام أيام الآحاد |
| Çünkü yabancı Pazarları güvene almakta ve kazanç peşinde büyük şirket despotizmi yararlı bir araç oldu. | Open Subtitles | لتأمين الأسواق الخارجية ومتابعة الأرباح. واحد من قوات البحرية الامريكية من الجنرالات الأكثر تزينا |
| Perşembeleri ve Pazarları izinlisin. | Open Subtitles | ستحصل عليها كل يوم خميس .. وستحصل على إجازة كل يوم أحد |
| Çiftçi Pazarları, küçük fırınlar ve bu tür yerler için... ...küçük ölçekte geri dönüş yapalım. | TED | دعونا نعود إلى الإنتاج على نطاق صغير، إلى أسواق المزارعين، المخابز الصغيرة وكلّ تلك الأشياء. |
| Pazarları evde oturmaktan nefret ederler!" | Open Subtitles | يكرهون البقاء بالمنزل بيوم الأحد |
| Pazarları ise paket servisi kullanırım. | Open Subtitles | بأيام الأحد, آخذ طلباً خارجياً |
| Pazarları tüm gün çalışıyoruz, 8'den 4'e. | Open Subtitles | ايام الأحد نقضي اليوم كله حيث تكون من الساعة 8 الى الرابعة |
| Davetin için teşekkürler ama Pazarları bizim kendimize ayırdığımız bir gündür. | Open Subtitles | شكرا على الدعوة ولكن,يوم الاحد انه يومي الخاص بي |
| salı ve Pazarları bunlar beraber televizyon izleyebileceğimiz günler ve beni sabahları ve öğlenleri arayabilirsin. | Open Subtitles | الثلاثاء والأحد تلك هي الليالي التي نستطيع مشاهدة التلفزيون فيها معا ويمكنك الإتصال في الصباح أو المساء |
| Güney Asya Pazarları için birlikte sunabiliriz. | Open Subtitles | منتج ذات جودة عالية للفي الاسواق جنوب آسيا |
| Pazarları tenha olur sanıyordum. | Open Subtitles | كنت اعتقد بأن الأحد يوم بطيئ |
| Büyükbabam vardı. Bana çok iyi davranırdı. Pazarları kravat takmayı severdi. | Open Subtitles | لقد كان لدي جد لقد كان طيب معي و كان يحب ربطات العنق ايام الاحاد |