| pek olası değil, ama hadi bu sefer doğa anayı bağışlayalım. | Open Subtitles | من غير المحتمل ولكن لندع هذا الأمر جانباً |
| İşin iyi yanı şimdiden sonra kovulmam pek olası değil. | Open Subtitles | وأفضلُ ما في الأمر هو أنَه مِن غير المحتمل أن أُطرد الآن |
| Sanat dünyası haberlerinde "Charon" gibi eserleri görmeniz pek olası değil. | TED | من غير المحتمل أن ترى أعمالًا كـ"شارون" في عناوين الصحف الرئيسية في عالم الفن. |
| Denise, bu pek olası değil, neden biliyor musun: | Open Subtitles | دينيس هذا ليس محتمل و ذلكبسبب |
| pek olası değil. | Open Subtitles | هذا ليس محتمل |
| Kabul edilmen de pek olası değil zaten. | Open Subtitles | من غير المحتمل أنك تستطيع الدخول |
| Bana 10 yıl önce, nesli tükenmiş hayvanların genom dizilimini çıkarabilir miyiz diye sorsaydınız, Size, pek olası değil, derdim. | TED | لو سألتني قبل 10 سنوات من الآن.. هل سيكون بإمكاننا أن نسلسل الشفرة الجينية للحيوانات المنقرضة، لكن قلت لك ، من غير المحتمل . |
| Ama Brasov sakinlerinin bundan daha fazla habersiz kalmaları pek olası değil. | Open Subtitles | لكنه من غير المحتمل أن سكّان (براشوف) سيبقون غافلين لفترة أطول. |
| Ama Nick, dinle, onlardan birinin bu kadını öldürmesi pek olası değil. | Open Subtitles | ولكن، يا (نيك)، اسمع، إنه من غير المحتمل جدا أن يكون أحدهم الذي كان سيقتل هذه المرأة. |
| - pek olası değil. | Open Subtitles | -إنه ليس محتمل . |