| pervasız davranışlarından etkilendim ve araba sürerken sakso çekerek onu ödüllendireceğim. | Open Subtitles | وانا مندهش ذو سلوك متهور إذا سوف اكافئه بفمي أثناء قيادته |
| Güney yarımküredeki en pervasız genetik mühendisliği programını işletirseniz olacağı budur. | Open Subtitles | حسنا , هذا يحدث عندما تدير وبشكل متهور برنامج هندسة الجينات في نصف الكرة الأرضية الجنوبي من قام بهذا ؟ |
| Ama zarar verdin çünkü pervasız ve tehlikelisin ve düşünmeden hareket ediyorsun. | Open Subtitles | ولكنكِ قتلتيهم ، لأنكي متهورة وخطرة وتتصرفين بدون تفكير |
| Peki sizce bu da pervasız bir hareket değil mi? | Open Subtitles | ألا تعتقدين أن ذلك ليس إلا شي متهوراً لفعله ؟ |
| Dün yaptığın çok pervasız bir şeydi. | Open Subtitles | مافعلتيه أمس كان طائش ومتهور على أقل تقدير |
| Bu kadar pervasız olabilmen için aptal olman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تكوني حمقاء لتكوني بهذا التهور |
| Arkası güçlü değilse kimse bu kadar pervasız cinayet işleyemez. | Open Subtitles | لا يمكن لأحد أن يقتل بشكل متهور دون أن يكون هناك شخص قوي يسنده |
| Şey, romatik komedilerden bir şey öğrendiysem, bu da yüzünde bir patlama misali, büyük, pervasız bir jest yapmalısın. | Open Subtitles | لو تعلمت شيئاً من الافلام الرومنسية عليك أن تقوم بعمل متهور كبير شيء ما كأن تفجر وجهك مثلا |
| pervasız, acımasız, vahşi, mükemmel eğlence garanti. Bu adam işini gerçekten seviyor. | Open Subtitles | عديم الرحمة متهور شرس، لكن يضمن الترفيه الممتاز هذا الشخص الوحيد الذي أحب عمله |
| Aynı zamanda pervasız, tahmin edilemeyen... ve itaatsiz biri. | Open Subtitles | إنه بطل هو أيضًا، متهور لايمكن التبؤ بتصرفاته و عاصٍ |
| Tabii, yaklaşık bir saattir pervasız veya cesurca bir şey yapmadın çünkü. | Open Subtitles | لأنكِ لم تفعلي اي شيء متهور في ما يقارب الساعه |
| Bunu çok sinirlendiğimde ve pervasız ve aptalca bir şey yaptığımda da derdi. | Open Subtitles | أو أقوم بشيئاً ما متهور وأحمق حالياً , أعتقدكم يارفاق |
| Hala hayatta olduğumu hissetmenin bir yolu olarak pervasız davranışlarda bulunmaya. | Open Subtitles | استخدام تصرفات متهورة كطريقة للإحساس بأني لازلت حيّة |
| Mutsuz insanlar pervasız şeyler yaparlar. | Open Subtitles | الناس التعساء يقومون بأمور متهورة |
| Senden pervasız olmamanı istemiyorum biliyorum ki, yaradılışına aykırı olan bir şeyi yapmaya söz veremezsin. | Open Subtitles | لا أطلب منكَ أن لاتكون متهوراً لأني أعلم أنك لاتستطيع قطع وعدٍ يخالف طبيعتك |
| Söylemiştim sana. Çok pervasız. | Open Subtitles | لقد أخبرتك، من قبل أنه طائش |
| Biraz daha pervasız ve olgun olmayı dene. | Open Subtitles | جربي التهور و مقدار قليل من النضج |
| Orada dünyayı kurtarmaya çalışan pervasız çocuk o bana çekmiş. | Open Subtitles | هذا الطفل المتهور بالخارج يحاول إنقاذ العالم، إنه يحتذي بي |
| Bu kadar pervasız, hatta hiç pervasız bir şey yapacağını sanmazdım. | Open Subtitles | لم أعهد بك أن تقوم بالأمور بهذه الصورة المتهورة,بكل هذا الطيش |
| Sadece kendimi dert etmem gerekseydi muhtemelen daha pervasız bir hayat yaşardım. | Open Subtitles | إذا كان لي وأنا وحده كان لي ما يدعو للقلق ربما كنت قد عشت حياة أكثر تهور |
| Göbek adı "hırsız"olan, karşılıksız aşık olmada yetenekli ve de pervasız kişilik. | Open Subtitles | إمرأة إسمها الثاني لصة، و لديها موهبة فى الحب من الطرف واحد، و شخصية جريئة. |
| "pervasız bir risk olduğu konusunda Suudilerle hemfikiriz." TERÖR ABD ÇIKARLARINA SALDIRIYOR | Open Subtitles | "على أن أي حضور أمريكي اضافي للمملكة يشكل خطرا متهورا." |
| Dahası bir felakete sebep olabilecek pervasız, tehlikeli partizan bir kavga başlayabilir. | Open Subtitles | لكن ثانياً، هذه هي طلقة البداية لحرب حزبية طائشة جدّاً وخطيرة جدّاً، قد تنتهي إلى كارثة |
| Sadece kendimi dert etmem gerekseydi muhtemelen daha pervasız bir hayat yaşardım. | Open Subtitles | لو كان الامر يخصني وحدي,فكان يمكنني القلق ربما كنت قد عشت حياة أكثر تهوراً |
| Bu kadar pervasız olmak için tabiri caizse yanlış otobüstesin. | Open Subtitles | ستوقعين نفسك فى مشاكل إذا إستمريت بهذا الطيش فى الحافله |
| Aynı zamanda hiç de pervasız sayılmazdık. | Open Subtitles | ولكن في نفس الوقت لم نكن غافلون على الاطلاق |
| pervasız usta, haksızlığa uğrayan çırağını öldürdü. | Open Subtitles | نعم. السيد المتهوّر يَقْتلُ الملاّكُ المظلومُ. |