Emniyet teşkilatı soruşturmanın gidişatı hakkında sessiz kalsa da bizim konuştuğumuz her Philadelphialı şok, korku, kızgınlık ve üzüntü içinde ama hepsi de John Q. Veba'nın kim olduğunu ve nerede olduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | كما تلتزم قوات تطبيق القانون المحلي الصمت حول آلية التحقيق، مخلص حديثنا مع سكان فيلادلفيا |
Philadelphialı bilim adamları ise CRISPR ile HIV virüsü yerleştirilmiş bir insan hücresinden virüsün DNA'sını çıkartabileceklerini gösterdi. | TED | كما بين علماء في جامعة فيلادلفيا أنه يمكنهم استخدام كريسبر في إزالة الحمض النووي الخاص بفيروس نقص المناعة المكتسبة من الخلايا البشرية المصابة. |
Philadelphialı bir kızın böyle bir yerde ne işi varmış ki? | Open Subtitles | ما الذي تفعله فتاة من (فيلادلفيا) في مكان مثل هذا؟ |
Konuştuğum Wendy'nin Philadelphialı garson arkadaşlarından birisiydi. | Open Subtitles | حسناً، إذن كانت تلك واحدة من زميلات (ويندي) في خدمة الطعام من (فيلادلفيا). |
Baylar, Robert Fino'yla tanışın. Doğma büyüme Philadelphialı olan firari sürücü. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} يا سادة، أقدّم لكم (روبرت فينو)، سائق سيارة الهروب المولود والناشئ في (فيلادلفيا). |
Bir adam var, sanırım Philadelphialı. | Open Subtitles | يوجد رجل من "فيلادلفيا" على ما أعتقد. |
Kendisi vaiz, editör, Philadelphialı bir öğretmen ve değerli bir dosttur. | Open Subtitles | إنّه قس و محرر، ( ومدرّس من (فيلادلفيا.. وصديقٌ عزيز. |
Senin Philadelphialı olman gerekiyor. | Open Subtitles | من المُفترض أن تكون من (فيلادلفيا). |
Philadelphialı havası var. | Open Subtitles | يبدو أنهم من "فيلادلفيا". |
Philadelphialı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | -ظننت أنّك من (فيلادلفيا ). |