| Tek pişmanlığım efendim, çok genç olduğumdan, düğmeye benim basamayışım. | Open Subtitles | ندمي الوحيد سيدي, إنني لم أكن كبيراً لتشغيل المفتاح بيدي. |
| Ne korkunç bir karışım... pişmanlığım ve... mutluluğum arasında. | Open Subtitles | ياله من خلط فظيع بين ندمي لما فعلته بكم وبين البهجة التي أريد أن أقدمها لكِ |
| Tek bir hayatı paylaştığımızdan beri, herhangi bir pişmanlığım yok | Open Subtitles | وبما أننا نشاطر حياة واحدة، أنا ليس لدي أي ندم |
| Tek pişmanlığım bu yaptığım en iyi süper suçlu konuşmam ve dediklerimi anlamıyorsun bile. | Open Subtitles | أسفي الوحيد أنّ هذا قد يكون أجود خطاب قيل للأوغاد الخارقون وأنت لا تعرف حتّى ماذا أقول |
| Duam duyulacak olursa tüm suçlarım ve pişmanlığım silinsin. | Open Subtitles | إذا تم سماع صلاتى, إذن سوف يتم مسح الذنوب و كل الندم |
| Tek pişmanlığım yok oluşunuza tanıklık edemeyeceğiniz- | Open Subtitles | أنا نادم فقط لأنكم لن تنجوا لكي تشهدوا نهاية |
| Geçen yıl, en büyük pişmanlığım seninle o uçağa binmemekti. | Open Subtitles | بالعام الماضي، أكثر ما ندمت عليه هو أني لـم أكن معك علي تلك الطائرة. |
| Tüm bunlar içinde tek pişmanlığım seninle birlikte olamamak. | Open Subtitles | إن الشيء الوحيد الذي أندم عليه وسط كل هذا هو أنني لم أكن معك أبداً |
| Tek pişmanlığım sizinle yan yana dövüşememiş olmak. | Open Subtitles | ندمي الوحيد هو أنني لم أستطيع أبداً أن أكون معكم في الخارج |
| Tek pişmanlığım o kızıl kafalı karıyı harcayamamak olacak. | Open Subtitles | ندمي الوحيد أني لن أستطيع التخلص من تلك المرأة ذات الشعر الأحمر |
| Benim en büyük pişmanlığım ise, torunumun büyüyüşünü izleyememek... ve ailemi kaybetmek. | Open Subtitles | ندمي الاكبر هو عدم تمكني من مشاهدة حفيدي وهو يكبر خسارة عائلتي .. |
| Benim pişmanlığım onun sana karşı olan vahşi davranışlarını durdurmak için hiçbir şey yapamış olmam. | Open Subtitles | ندمي هو أنني لم أفعل شيئاَ لأوقفه أو أي طريقة أزحف بها نحو تصرفاته الشنيعة |
| Hayattaki tek pişmanlığım sana nasıl hissettiğimi söylemememdi. | Open Subtitles | ندمي الوحيد في الحياة هو عدم أخبارك كيف أشعر. |
| Tek pişmanlığım kıçına yiyeceğin tekmeyi göremeyecek olmak. | Open Subtitles | ندمي الوحيد، هو أنني لن أكون هناك، لكي أراك تُبرحُ ضرباً |
| O andan beri hiçbir şüphem, korkum ya da pişmanlığım olmadı. | Open Subtitles | لم تراودني ابدا اي شكوك, مخاوف او اي ندم من حينها |
| Hiçbir pişmanlığım yok ama sen sadece bu kadarını yapabiliyorsun ve artık yapamıyorsun. | Open Subtitles | لا ندم على مامضى ، استطعت أن تتحمل إلى هذا القدر والآن لايمكنك الإكمال |
| Tek pişmanlığım işbirlikçilerimin isimlerini size verememek. | Open Subtitles | أسفي الوحيدُ هو أنّي لا أستطيعُ تزويدكِ بأسماءِ المتواطئين معي. |
| Tek pişmanlığım baş nedimeyle dans edememem. | Open Subtitles | أسفي الوحيد هو لم أستطع أن أرقص مع وصيفة الشرف |
| pişmanlığım asla geçmeyecek çünkü aramızdakiler benim için çok özeldi. | Open Subtitles | و لن أتوقف عن الندم عن ذلك أبدا لأن ماكان بيننا كان يعني لي الكثير |
| Benim pişmanlığım, bunun için karımla birlikte olmalıydım. | Open Subtitles | إنني نادم لإنني لست مع زوجتي في مثل هذا الموقف. |
| O daima, benim tek, büyük pişmanlığım olacak. | Open Subtitles | ستكون دومًا الشيء الوحيد الذي ندمت عليه. |
| En büyük pişmanlığım cesaretimi toplayıp sana çıkma teklif etmememdi, o yüzden. | Open Subtitles | لأانني مرتاح أنا أندم لأني أنا لم أكن أملك الشـجاعة لدعوتك للخروج في موعد |
| Hiçbir pişmanlığım yok. | Open Subtitles | لستُ نادمًا مثقال ذرة. |
| Tek pişmanlığım, seni iyice tanıyamamak olacak. | Open Subtitles | ندمى الوحيد انى لن اتعرف عليك بصورة كافية |