| Bir piramitte değiliz, bir müzedeyiz. | Open Subtitles | نحن لسنا داخل هرم نحن بداخل متحف ما |
| Hey, bir piramitte tuvalet bulmayı hiç denedin mi? | Open Subtitles | هَلْ سَبَقَ أنْ حاولَت إيجاد دوره مياه في الـ* هرم * ؟ |
| Bir piramitte yaşayabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك العيش في هرم. |
| Şöyle bir şeydi bu: piramitte bloklar vardı. Ve temel taşları gayretlilik, heves, çok çalışmak ve yaptığın işten zevk almaktı. Piramidin tepesine geliyorum. Başarı tanımlamama göre. | TED | إنه شيءٌ كهذا: لدي طابوقات داخل الهرم. وكل حجر زاوية, يمثل قيمًا كالإجتهاد, و الحماسة, المثابرة في العمل, والتمتع بما تقوم به. يتواصلان حتى قمة الهرم. حسب تعريفي للنجاح. |
| piramitte bir kadın vardı.. Arkadaşım olur.. | Open Subtitles | كانت هناك فتاة على الهرم ، وهى صديقة |
| Tıpkı bunun gibi bir piramitte ama Mısır'da annem şu ünlü Nefertiti'yi bulmuş. | Open Subtitles | في هرم كهذا تماماً... ولكن في "مصر", وجدت أمي تمثال الملكة (نفرتيتي) المشهورة |
| piramitte. | Open Subtitles | في هرم |
| Ekmek piramitte önemli noktayı göstermek için kullanıldı. | Open Subtitles | بريد " كان يضع البقعة البارزة على الهرم " |
| (Kahkaha) Fakat sanırım bu piramitte yapmaya çalıştığım sırada, birşey yazdı. "Önümüzdeki Yol ya da Arkamızdaki Yol" | TED | (ضحك) لكنه كتب شيئاً أعتقد أنه فعله بينما كنت أحاول إنجاز هذا الهرم. |
| piramitte doktor var mı? | Open Subtitles | أيوجد طبيب داخل الهرم ؟ |