| Fare doğmuşsun, fare öleceksin yasını da yalnızca pirelerin tutacak. | Open Subtitles | أنت مولود كفأر شارع و ستموت كفأر شارع و الذى سيحزن فقط هى البراغيث التى عليك |
| Orası tüm pirelerin, pineklediği yer. | Open Subtitles | إنه المكان الذي تهرب إليه جميع البراغيث. |
| pirelerin yalnızca sıyırıp geçtiği yerlerde kanama durdu. | Open Subtitles | النزيف لا يتوقّف في الأماكن التي جرحتها البراغيث. |
| Çünkü pirelerin nasıl duyduklarını bilmiyordum ya da köpekler gibi, sesteki iyiliği anlayıp anlamadıklarını. | Open Subtitles | لأنني لم أعرف أي قدرة من السمع يحظى بها البراغيث أو ما إذا كان بوسعهم الشعور بلطافة الصوت مثل الكلب |
| pirelerin o pis bedeninden kalanları yavaş yavaş yediğini görebiliyorum. | Open Subtitles | أقسم أنّي رأيت البراغيث تقضم القليل المتبقي من جسمكِ الصغير القذر |
| Kardeşler bize o büyüteçleri verdiğinde ve o pirelerin, o küçük posta arabasını depoya çektiğini ya da o minik topları yuvarlayıp savaş alanına götürdüklerini gördüğümüzde bile karım, o pireler ölü demişti. | Open Subtitles | حتى حينما أعطى لهذان الشقيقان النظارات المكبرة ورأينا تلك البراغيث تجر عربة الخيل الصغيرة مباشرة نحو المستودع أو تُدحرج تلك المدافع |
| O pirelerin yaşadığına ve yetenekli olduklarına inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن تلك البراغيث كانت حيه وموهبين |
| İnsan etine gömülen pirelerin belli bir düzeni vardır. | Open Subtitles | توني براون ) تم قتله ) .. البراغيث لها طباع معروفة |