| Konu sadece gizlilik değil, aynı zamanda prensipler. | Open Subtitles | انها ليست فقط حول الخصوصية، انها حول المبدأ. |
| Elbette bu kaşıktan oldukça uzak ama aynı temel prensipler işliyor. | Open Subtitles | المصنوعة من الخزف أكثر من الفولاذ هذا بعيد كل البعد عن الملعقة، بالتأكيد، لكن ينطبق عليه ذات المبدأ الأساسي |
| Hayır. Değil aslında. Burada prensipler söz konusu. | Open Subtitles | في الواقع ، لا ، إنه المبدأ الذي على المحك هُنا |
| Şimdi sizlere hızlıca, birkaç prensipten daha bahsedeceğim. Bunlar, eğitim ve kariyerinizi planlama konusunda yararlı olacak ya da eğer öğretmenlik yapıyorsanız, genç bilim insanlarına öğretme ve danışmanlık yapabilme becerinizi artıracak prensipler. | TED | والآن سوف أعرض عليكم سريعا بعض من المبادئ الأخرى التي ستكون مفيدة في تنظيم تعليمك وسيرتك المهنية، أو إذا كنت معلما، كيف يمكنك أن تحسن من أسلوبك في التعليم و الإرشاد للعلماء الناشئين. |
| Peki bu prensipler bu kadar güçlüyse, neden iş yaşamında yaygın olarak uygulanmıyor diye düşünebilirsiniz. | TED | حسنا، إذا كانت هذه المبادئ قوية جدا، فقد تفكرون، لماذا ليست شائعة في مجال الأعمال التجارية؟ |
| En başta teorinin altındaki matematiksel prensipler olmak üzere, tüm teori üzerinde diğer birçok kişiden çok daha ileri, açık bir kavrayışa, hâkimiyete sahiptir. | Open Subtitles | لديه القدرة بشكل واضح على الفهم, خاصةً المبادىء الرياضية الأساسية, بشكل أعظم من أكثر الناس الآخرين. |
| Nassau'nun kefareti, prensipler gereğince, siz, ben o ve Thomas Hamilton, tüm o yıllar boyunca kendimizi bu işe adamıştık. | Open Subtitles | خلاص (ناسو) وفقاً للمبادئ التي أنت وأنا وهي و(توماس هاميلتون) كرسنا أنفسنا طيلة هذه السنوات |
| Benim fikrimce, sanığın bunu yapması için teşvik edici prensipler yerine getirilmemiş. | Open Subtitles | حسناً، برأيي أن الولاية قد فشلت في و ضع أسس داعمة لمذكرتها |
| Tamam, aynı şey olmadığını biliyorum, ama aynı prensipler geçerli. | Open Subtitles | حسناً، أعلم أنه ليس بالأمر السيان لكنه المبدأ ذاته بلا شك |
| Burada sözünü ettiğimiz prensipler değil, para! | Open Subtitles | الامر ليس بشان المبدأ بل النقود |
| Benim için prensipler paradan çok daha önemlidir. | Open Subtitles | المبدأ تناشدني ولا تدفع. |
| YÜKSELTİCİ ODAKLAYICI ama aynı prensipler burada da geçerli. | Open Subtitles | و لكن نفس المبدأ ينطبق هنا |
| prensipler, mülkiyet, servet. | Open Subtitles | المبدأ, الملكية, الثروة,... |
| Dabu, prensipler. | Open Subtitles | إنه المبدأ يا "دابو". |
| temsil edilmeyen herkesin yararına, öyküsü anlatılmayan herkesin yararına. Aynı prensipler geçerli ve umut ediyorum bu devrimi hep birlikte başaracağız. | TED | بل لأي شخص محروم من حقوقه، أي شخص قصته لم تُروى، نفس المبادئ تطبق، وأنا آمل أن نثور معًا. |
| Böyle ucuz prensipler gerçeği saklayamaz. Jai bir katil. | Open Subtitles | هذه المبادئ الرخيصة لا تستطيع إخفاء الحقيقة. |
| Tamam. Kabul ediyorum. Neymiş temel prensipler? | Open Subtitles | حسناً، سأصدق كلامك ما هي المبادئ الأساسية؟ |
| Kişiler ve tavırlar, prensipler, fikirler... Bunlar bu ülkede çok büyük değişime uğramış. | Open Subtitles | الرجال و الأساليب و المبادئ و الأخلاق تغيرت كثيراً في هذه البلاد |
| Ve bu prensipler bu ülkenin en zengin zamanlarında düzenli bir şekilde uygulandı. | Open Subtitles | وهذه المبادئ ينبغي أن تستمرّ طيلة أوقات رخاء هذا البلد. |
| Bu prensipler yüzünden bir gün bir uyanacağız yeşil bereliler etrafımızı sarmış ve anlamadığımız bir dilde emirler yağdırıyor olacaklar. | Open Subtitles | شكرا لهذه المبادىء سنصحو يوماً محاطين بجنود حفظ النظام ذوي الزي الأخضر مع كلام أجنبي |
| Babam, Hyram Bell, bana bazi prensipler asilamis | Open Subtitles | (أبي (هايرم بيل نمّا فيّ حسّاً للمبادئ |
| Benim fikrimce, sanığın bunu yapması için teşvik edici prensipler yerine getirilmemiş. | Open Subtitles | حسناً، برأيي أن الولاية قد فشلت في و ضع أسس داعمة لمذكرتها |
| prensipler çok basit ve küresel çaptalar, bence evrensel prensipler. | TED | وهي مبادئ بسيطة، وهي على الصعيد العالمي، أعتقد أنها مبادئ عالمية |