| En prestijli havayollarından iki adet birinci sınıf bilet ayırtmak istiyor. | Open Subtitles | وسَيَتطلّبُ تذكرتان من الدرجة الأولى على متن أكثر طيرانِكَ رفيع المستوى. |
| Batı Sahili'nin en prestijli psikiyatri kliniğinin yöneticisi. | Open Subtitles | رئيس معهد الطب النفسي الرفيع المستوى المعروف في الساحل الغربي |
| Sonra annemin prestijli üniversitesinin sayfasına girip sitemin linkini gönderdim. | Open Subtitles | من ثم زرت صفحة جامعة أمي المرموقة وأرسلت لهم العنوان |
| Bunlardan ikisinin oldukça prestijli firmalarda bayan ortaklar olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | أرى أن اثنتين منها لشريكتين امرأتين لدى مؤسسات مرموقة للغاية. |
| Bu ülkenin en prestijli askeri akademisinde eğitim alma onuruna sahip oldum. | Open Subtitles | كان لدي الشرف للخدمة في أحد أرقى الأكاديميات العسكرية في هذا البلد |
| Kaviarasi, Anita'ya Hindistan'ın en iyi üniversitesinde prestijli bir lisans programına burslu kabul edilmesi için yardımcı oldu. | TED | ساعدت كافيراسي أنيتا في الحصول على قبول في برنامج بكالوريوس مرموق بمنحة كاملة في جامعة رائدة في الهند. |
| Diğer prestijli okullarla flört ettiğine eminim. | Open Subtitles | وأنا لَيْسَ لِي أَشْكُّ في هو راودتْ بالمَدارِسِ الرفيعة المستوى الأخرى. |
| Geçmişte alanlar prestijli üniversitelere gitti, ve prestijli kariyerlere sahip oldu. | Open Subtitles | الفائز السابق ذهب إلى جامعات عريقة ووظيفة أعرق حتى |
| Bu oldukça prestijli bir iş uzun ve görkemli bir geleneği var. | Open Subtitles | انه خط مهيب للعمل مع تقليد عظيم قديم |
| Hala bir çocuk yazarının sadece bir kaç kitap... kitap yazarak nasıl böyle prestijli bir ödülü... kazandığına anlam veremiyorum. | Open Subtitles | ما زلت لا أعرف كيف مؤلف قصص الأطفال يتلقى جائزةً مهيبة على طرح عدة كتب. |
| Oldukça prestijli bir firma. Ortaklardan etkilenmiştir. | Open Subtitles | شركة رفيعة المستوى في فيلادلفيا وأنا أعجبت بالشركاء |
| Ağabeyinin bu prestijli mevkiye gelmesine yardım etmen yani. | Open Subtitles | مُسَاعَدَة فوزِ أَخِّيكِ هذا البريدِ الرفيع المستوى. |
| Bu yıl o harika insanlarla tanıştım ve bu prestijli organizasyona hangi süper domuz yavrusunun davet edileceğini belirledim. | Open Subtitles | هذا العام، قابلت هؤلاء الأشخاص الرائعين لأقرر أي خنوص حارق سيحظى بشرف الحصول على دعوة إلى هذه المناسبة المرموقة. |
| - Bir sürü prestijli film için ilk adım. | Open Subtitles | أوّل إطلالة على دزينة من الأفلام المرموقة. |
| Clarence Avant, plak şirketi sektörünün en prestijli işlerinden olan, ...Motown'un başkanı olmuştu. | Open Subtitles | كلارس افانت ، كان رئيسيا لشركة موتاون ، أحد أهم الوظائف المرموقة . في شركة التسجيل |
| Eğer prestijli bir hukuk derecesine sahip olursam daha büyük ölçekte daha fazla şey değiştirebileceğime kendimi ikna ettim. | TED | لذا أقنعتُ نفسي أن بإمكاني إحداث المزيد من التغيير وعلى نطاق واسع إذا ما تحصلتُ على درجة مرموقة في القانون. |
| Bir tane de Cambridge'ten. Anksiyete üzerine kitaplar, prestijli tıp dergilerinde makaleler. | Open Subtitles | قامت بنشر كتب عن القلق و مقالات فى مجلات طبية مرموقة |
| Bu ulkenin en prestijli askeri akademisine katilma onuruna eristim. | Open Subtitles | كان لدي الشرف للخدمة في أحد أرقى الأكاديميات العسكرية في هذا البلد |
| Bu komite için önemli bir yerdi, prestijli bir yer. | Open Subtitles | و هذا أمرٌ كبير بهذا المجتمع مرموق للغاية |
| Bu prestijli ödül konusunda ne kadar heyecanlı olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | ندرك مدى حماسك لامتلاك هذه الجائزة الرفيعة. |
| Yani sen ilçedeki en prestijli İngiliz bölümlerinden birinde kadrolu bir profesörsün. | Open Subtitles | اقصد , انت اصبحتي بروفيسور في واحدة من أعرق الاقسام الانجليزية في البلاد |
| Bu siyah kravatlı, prestijli birşey. | Open Subtitles | هذا حدث مهيب وكبير |
| Sayısız savaştan, çok sayıda salgından... Suikastten sorumlu prestijli bir örgüt. | Open Subtitles | منظّمة مهيبة جدًّا مسؤولة عن حروب لا يحصيها العدّ |
| Central Florida Üniversitesi'ne prestijli bir beyzbol bursuyla girdikten sonra Koç Ray West Lakefield Lisesi'ne dönmeyi seçti. | Open Subtitles | بعد ان التحق بجامعة (سنتر فلوريدا)ّ. ذلك من خلال منحه ذات مقام عال قرر المدرب (راي) ان يعود الي ثانوية (ويست فيلد) |
| Bu binalar prestijli Steve... bunlar bana daha uzun vadede fazla para demek. | Open Subtitles | هذه المباني ذات هيبة يا ستيف تعني لي في المستقبل اكثر من النقود |