| Sadece birkaç gündür yapıyorum ve o ahmak Preston çalmaya geliyor. | Open Subtitles | أنا فقط عُمِلتُه بضعة أيام، وذلك أبلهِ بريستن جاءتْ المُحَاوَلَة لسَرِقَته. |
| Rahip John Preston görev nedeniyle aşağıya geçiyorum. | Open Subtitles | الكاهن جون بريستن للدخوا الى الحي السفلي |
| Bu Preston karakteri hayata geçirilmeliydi. | Open Subtitles | هذا شخص بريستن الحاجات للمجيء إلى الحياة. |
| Richard Preston: Evet, doğru. Dünyanın en uzun ağacı olan Hyperion'dan bahsettim. | TED | ريتشاريد برستون : نعم , لقد ذكرت "هيبيريون " أطول أشجار العالم |
| Garibine gitmesin, aksi takdirde bir sonraki Preston Guild'a kadar göremeyeceğim seni. | Open Subtitles | إذا لا تكوني غريبة ولا لن اراك حتى يأتي مهرجان برستون *تمزح* |
| Merak etme Preston. Bu konuda çok antremanlıyım. | Open Subtitles | لا تقلق يا بريستن فقد تمرنت على هذا كثيراً |
| Bir kız bulurum, dedim! Tanrı aşkına, Preston! Kazananlar gibi düşünmeye çalış biraz! | Open Subtitles | لقد قلت إنى سأعثر على فتاة لأجل الله يا بريستن فكر كفائز |
| - Terkedilmiş. - Tabii ki terkedilmiş. Gördüğünü anlamaya çalış, Preston. | Open Subtitles | إنها مهجورة بالطبع ،أستخدم عينيك يا بريستن |
| Bu hafta Preston'ın partisine gidiyor musun? | Open Subtitles | هل انت ذاهب الى حفلة بريستن هذا الأسبوع ؟ |
| Yani Val Preston numaralarını çalıyor muydu? | Open Subtitles | الإنتظار، لذا فال بريستن يَسْرقُ خُدَعُه؟ |
| Ve bu Preston... onunla sen ilgilenirsin. | Open Subtitles | و " بريستن " هذا لقد أذهل الحضور حاول أن تضعه في الخليط |
| Preston, Güney Amerika'da olağanüstü bir cesaret gösterdi. | Open Subtitles | الضابط " بريستن " اظهر شجاعة " استثنائية في " امريكا الجنوبية |
| Seni kutluyorum, Bay Preston. Testi geçtin. | Open Subtitles | " بمن فيهم أنا أهنئك سيد " بريستن لقد نجحت في اختبار المقصورة |
| Bu içtihada göre Desmond Preston'a karşı davasında... | Open Subtitles | ...مطابق إلى هذا القانونِ . . عِنْدَنا ديزموند مقابل بريستن :الذي يَذْكرُ |
| Nereye kadar devam edecek Preston bütün bunlar? | Open Subtitles | الى متى يا بريستن كلّ هذا الدمار؟ |
| Seninle kariyer yapacağımı söylemiştim, Preston. | Open Subtitles | أخبرتك سأجعل مهنتي معك يا بريستن |
| Bay Preston ve onun müvekkili, ...bu yayın ağı, müvekkilimden 2 milyon alamayacaklarını biliyorlar. | Open Subtitles | فالسيد برستون وموكله الشبكة التلفزيونية يعلمون أنهم لا يستطيعون الحصول على مليونين من موكلتي |
| Preston'ın gecesinde görüşecek miyiz? | Open Subtitles | وانت يا " لاني " ؟ هل ستأتين الى منزل " برستون " |
| Preston üzerinde doğuya ilerliyorlar. Stinkum ve yan koltukta bir oğlan. | Open Subtitles | إنه يتجه شرقاً سالكاً شارع (برستون) (ستينكوم) وشاب يافع في السيارة |
| Karanlıktı ve sesi de aynı Preston'unkine benziyordu. Ben de onu Preston sandım. | Open Subtitles | كان الظلام، وقد بدا كأنه "برنستن" فحسـب، لذا اعتقدت أنه هــو. |
| Biraz erken ama Polly Preston'ın özgeçmişine sahip birisi hastanende gözlem yapmak istediğinde ona zaman ayırmak lazım. | Open Subtitles | حسنا, هذا مبكر بعض الشيء, ولكن عندما يرغب شخص بسيرة (بولي برينستون) مشاهدة المستشفى، يجب أن توفر له الوقت. |
| Mills ailesi ve Clark Preston arasında bir bağ buldum. | Open Subtitles | سيدي لقد وجدت الرابط بين عائلة ميلس و كلارك بيترسون |
| Gerçekten, Preston, bu limuzin tamamen gereksiz. | Open Subtitles | ولكن يا بريستون ,لا ضرورة لهذه الليموزين |
| Sanırım arkadaşım Trent Preston senden bahsetmişti. | Open Subtitles | وأعتقد أن صديقي ترينت بريستون قد ذكرت لك. |
| Preston, yıllığımı imzalamadan bir yere gidemezsin. | Open Subtitles | "بريستون مايرز" لن تخطو خطوةً واحدة حتى تقوم بالتوقيع على كتابي السنوي |