| Bu şu demek oluyor, şekli kontrol eden rakamlar, ben değilim. | TED | هذا يعني أن الأرقام هي التي تتحكم في الشكل، وليس أنا. |
| Bu rakamlar çok küçük, yüz binlerden bahsediyoruz, milyonlardan değil, ama sembolizmi kocaman. | TED | الأرقام صغيرة نسبيًا، بضعة مئات من الآلاف، وليس ملايين، لكن الرمزية كبيرة جدًا. |
| rakamlar 2002'den bu yana değismedi ve tam tersine gidiyor. | TED | لم تتغير هذه الارقام منذ 2002 وتتحرك في الاتجاه الخاطئ. |
| Ayrıca sahte rakamlarla asıl rakamlar arasında uçurum olduğu da söylenemez. | Open Subtitles | وما بين الارقام المزيفه والحقيقيه لا يبدو ان الامر يحقق نجاحاً |
| Seçimi henüz kaybetmiş değilsin ama rakamlar yanlış bilgi veriyor. | Open Subtitles | لست خاسراً في السباق لحدّ الآن، لكن الأعداد في تناقص. |
| Sana en iyi adamlarımdan birini vereceğim ve tek elde edeceğim havada uçuşan rakamlar olacak! | Open Subtitles | انا راح اعطيك واحد من افضل الرجال عندي وكل الي راح احصل عليه ارقام بالهوى |
| Evet, böyle büyük rakamlar ortaya atmak kolay. | TED | حسنا، الجميع يمكنه أن يقذف بالأرقام الضخمة. |
| 22, 2 kere 11. İkili rakamlar. | Open Subtitles | اثنان و عشرون حاصل ضرب 2 في 11، إنها أعداد أولية |
| rakamlar gerçekten şaşırtıcı ve o kadar uzağa bakmamız gerekmiyor. | TED | إن الأرقام صاعقة حقًا، ونحن حتى لسنا بحاجة للنظر بعيدًا. |
| Söz konusu kokain olunca rakamlar biraz düşüyor, ama çok değil. | Open Subtitles | الآن، تلك الأرقام تهبط قليلاً عندما نضيف الكوكايين لكن ليس كثيراً. |
| Şimdi de, gemiden toplanan verinin işlenmesini bekliyoruz ama rakamlar epey umut vadediyor. | Open Subtitles | لذا الان نحن ننتظر الملفات من قاعدة السفينة لكن الأرقام تبدو جيدة جداً |
| İşte bazı rakamlar. | TED | هذه بعض الأرقام والاحصائيات عن ذلك الأمر |
| - Bizim için rakamlar oluşturdu. - O ne demek? | Open Subtitles | ـ لقد رشحت بعض الارقام لنا ـ مالذي تقصده بهذا؟ |
| Sayfalarca sürüyor, bir sürü anlamadığınız deperlerü rakamlar var. | TED | وهو يستمر هكذا .. بسرد كل هذه الارقام .. التي لا يعيها احد |
| Ve bunun gibi rakamlar araştırma gündemimi harekete geçiriyor. | TED | وهذه النوعية من الارقام تحفز جدول اعمالي البحثي |
| Congo gölü üzerinden ve Burundi'den akın eden mültecilerle rakamlar çok arttı. | TED | ارتفعت الأعداد عبر تدفق اللاجئين من بورندي وعلى البحيرة من الكنغو. |
| Ancak önemli olan açıkçası rakamlar değil. | TED | ولكن الأعداد ليست هي ما يهم، بكل تأكيد. |
| Amına koyduğum rakamlar! Hepsi asit gibi, omuzlarında ağır bir yükmüş gibi. | Open Subtitles | ارقام متناكة تحسها بتجبلك حموضة فوق الكتف زى المسطردة الحمضانة |
| Eğer ikinci çevreye bakarsak, bu alanda kalırsak gerçekten devasa rakamlar görücez. | Open Subtitles | اذا كنا نتطلع الى الربع الثاني علينا ان نحصل على ارقام كبيرة جداً اذا بقينا على هذا المسار |
| rakamlar söz konusu oldu mu hiç kimseyi dinlemez. | Open Subtitles | لن يستمع لأحد عندما يتعلق الأمر بالأرقام |
| Çünkü hangar güvertesinde uçuşan rakamlar duyuyorum. | Open Subtitles | لأننى قد بدأت بسمع أعداد حول طابق الحظيرة |
| Güvenilir resmî bir kaynaktan bu güvenilir rakamlar verilince, katılımcılar dünyanın ısındığı gerçeğini kabul etmeye daha da yaklaştılar. | TED | تزويدهم بهذه الإحصائيات الموثوقة من مصدر موثوق جعلهم يتقبلون حقيقة أن الأرض تتعرض لاحتباس حراري. |
| Peter bu rakamlar için adam öldürür. | Open Subtitles | (بيتر) سيلجأ إلى القتل لأرقام كهذه |
| Yardımcı pilotdan telsizciye, yakıt miktarıyla ilgili rakamlar hazır. | Open Subtitles | مساعد الطيار إلى القائد أنا مستعد بأرقام الوقود الآن |
| Diğer ekiplerden daha fazla veri geldikçe farklı rakamlar bildiriyorlardı. | TED | مع بداية ظهور المزيد من البيانات من فرق أخرى، أعلنت أرقام مختلفة. |
| Yarın için güzel rakamlar verdim. | Open Subtitles | أعطيك أرقامٌ جيدة للغد |
| rakamlar çıkardılar. | Open Subtitles | حَصلوا على الأعدادِ. |
| rakamlar farklı, bu tuhaf. Kim takar? | Open Subtitles | إذن فالأرقام تغيّرت، هذا غريب، مَن يحفل؟ |
| Ve rakamlar burada oldukça inanılmazdır. | TED | والأرقام هنا بالفعل هي حقًا صادمة نوعًا ما. |
| Ama sorun şu, rakamlar düştü, Buddy. | Open Subtitles | لكن المشكلة ان ارقامك منخفضة يا بادي |