| Belki öyle ama, reçelin bir son kullanma tarihi var. | Open Subtitles | حسناً ربما لا ولكن المربى يحتوي على انتهاء الصلاحية |
| Yoğurdun yarısı yenmeyecek çünkü reçelin dörtte biri çıkmıyor. | Open Subtitles | هل تعلم, ان نصف الزبادي لن يستخدم؟ لأن ربع المربى لن تخرج |
| Ve öyle ki, çocukken, reçelin kahvaltı soframızdan yok olduğunu gördüm, sonra margarin yok oldu, sonra ekmek çok pahalı oldu, sonra süt karneye bağlandı. | TED | ولذا، كطفلة، رأيت المربى تختفي من مائدة الإفطار، وبعد ذلك أختفى السمن، و ثم أصبح الرغيف غالياً جداً، وبعد ذلك أصبح اللبن بالتقسيط. |
| Hayır, lütfen. Sadece yaptığınız reçelin tadına bakıyorum. | Open Subtitles | -لا، لا من فضلك، أنا فقط أجرب بعض من المربى |
| Masanda sakladığın çöreğin yerini masanın altında sakladığın reçelin yerini hepimiz biliyoruz. | Open Subtitles | انت تبقين الكعكات و المربى على مكتبك |
| Masanda sakladığın çöreğin yerini masanın altında sakladığın reçelin yerini hepimiz biliyoruz. | Open Subtitles | انت تبقين الكعكات و المربى على مكتبك |
| reçelin kalmamış. | Open Subtitles | نفذ المربى لديكِ |