| Böyle egzantrik bir kumarı reddedersen kimse seni suçlayamaz. | Open Subtitles | حتى عندما تصرف المال بالتفاهات بالتأكيد لأحد يلومك إذا رفضت هذه المخاطرة |
| Davetini reddedersen ne olacak? | Open Subtitles | كيف سيتقبّل الأمر إذا رفضت دعوته ؟ كأس واحدة , ليس أكثر |
| Bize yardım etmeyi reddedersen düğmeye basacağız. | Open Subtitles | إذا رفضت مساعدتنا في أي وقت سوف أقوم بضغط المفتاح |
| Eğer imzalamayı reddedersen küçük bebek toplar aç kalabilir. | Open Subtitles | وإن رفضتِ التوقيع ربما أولئك المدافع الصغار ستشعر بالجوع |
| Daveti reddedersen, kendine kötülük etmis olursun. | Open Subtitles | إذا رفضتِ الدعوة ، ليس لديكِ إلاَّ نفسك لتلوميها |
| Sorularımızı cevaplamayı reddedersen kendi versiyonumuzu yaratmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | إن كنت ترفض الإجابة على اسئلتنا سنضطر إلى أن نضع نسختنا الخاصة |
| Potansiyel bir müşteriyle buluştuğunu bana haber vermeyi reddedersen kendi işimi kendim görmekten başka şansım kalmaz benim de. | Open Subtitles | لو رفضتي ان تعلميني لما تكوني بتقابلي زبون محتمل هكون بكده مش قدام اي اختيار غير اني ادير الامور بنفسي |
| Ben, ben! Eğer reddedersen, bir daha benim ramenimden yemene asla izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | إذا رفضت فلن أدعك تأكل الرامن الذي أحضره مرة أخرى |
| Bunu yapmayı reddedersen, senden anında kurtulurlar ve uğruna çabaladığımız onca şeyi bir anda yitiririz. | Open Subtitles | , لو رفضت فعل هذا , سوف يتخلصون منك و حينها سنخسر كل شئ كنا نحاول القيام به |
| reddedersen duştaki klipini nette yayınlayacağım! | Open Subtitles | وإذا رفضت سَأَضِعُ لكَ ألفلم على على الشبكةِ |
| Eğer bu birliğin bir parçası olmayı reddedersen, piçin tekisindir. | Open Subtitles | و إن رفضت أن تكون فرداً من هذا الاتحاد فأنت بمثابة آفة |
| Hollandalıları reddedersen, konseydeki tüm aileler kellenin peşine düşecek. | Open Subtitles | ان رفضت الهولنديين عنئذ كل عائلة في المجلس سوف تكون بعد رأسك |
| O zaman, bana yardım etmeyi reddedersen neleri riske atacağını da biliyorsun? | Open Subtitles | إذن أنت تعرف بالضبط ما هي المخاطر إذا رفضت مُساعدتي. |
| Eğer ifade vermeyi reddedersen hâlâ bir gelecekleri olabilir. | Open Subtitles | إن رفضت إدلاء شهادتك قد يكون لهما مستقبل |
| Eğer işi reddedersen, ben başkasına sorarım, ve nerede duracağımızı ben bilirim. | Open Subtitles | إن رفضت المهمة، سأطلب ذلك من شخص آخر. وسأعرف موقفك عندها. |
| Oğlum şehre dönüşünü bekliyor ama ona katılmayı reddedersen sen ve ailen resmen bedelini ödersiniz. | Open Subtitles | فابني بانتظار عودتكِ في المدينة، لكن إن رفضتِ الانضمام إليه، ستدفعان العواقب حرفيًا أنتِ وعائلتكِ. |
| Onu teslim etmeyi reddedersen elimde bizzat Savunma Bakanı'nın imzasını taşıyan evrakla çıkar gelirim. | Open Subtitles | إذا رفضتِ تسليمها سأستدعيك بموجب مذكرة موقعة من وزير الدفاع بنفسه |
| İşbirliği yapmayı reddedersen, sabah karakolda soruları cevaplarsın. | Open Subtitles | لو رفضتِ التعاون ، ستجاوبين على أسئلته في القسم صباحاً |
| Bir kadını reddedersen bunu asla unutmaz. Onların türünün kusurlarından biri. | Open Subtitles | ترفض امرأة, وهي تسمح أن يمر ذلك واحده من العيوب في هذا النوع |
| İşbirliğini reddedersen, yarın suçlamaları devreye sokacağım. | Open Subtitles | , إن ترفض التعاون فسأسجل تهماً رسمية غداً |
| Eğer reddedersen hayatın boyunca cezalısın, küçük hanım. | Open Subtitles | وإذا رفضتي سوف تعاقبين لبقية حياتي, يا سيدة |
| İşbirliğini reddedersen Ajan Weller'ı öldürecekler. | Open Subtitles | إذا تَرْفضُ تَعَاوُن، هم سَيَقْتلونَ وكيلَ بشكل جيدَ. |