| Gençler için banka reformları getirmek üzereyiz. | Open Subtitles | نحن على وشك تحقيق الإصلاحات المصرفية للشباب. |
| Bu odadaki herkesin uygulamak istediğin reformları onayladığını biliyosun. | Open Subtitles | أنت تعرف أن جميع من في هذه الغرفة يتفق مع هذه الإصلاحات |
| Bunun ötesinde, bundan ne öğrendiğimizi hangi reformları uyguladığımızı açık olarak konuşmaktayız, ama işin aslı bu mesajı elden geldiğince basitleştirmek gerekiyor. | Open Subtitles | إلى ما أبعد من ذلك، سنتحدّث علنا بشأن ما تعلمناه من هذا ما الإصلاحات التي قمنا بها |
| Tekrar o konulara döneceğiz reformları destekleyeceğiz, Belediye Binası'ndan olmasa bile Annapolis'ten, ihtiyaç olursa tabii. | Open Subtitles | وسنوفّر الدعم لهذا الإصلاح إلّم يكن من البلديّة فمن الولاية ، إن لزم الأمر |
| Yakov, Ruslar oluşmakta olan olağanüstü reformları asla durduramayacaklar demişti. | Open Subtitles | ياكوف قال ان الروس ما كانوا ليوقفوا ابدا الاصلاحات الغير عاديه التى كانت تحدث هناك |
| ABD'de, güveni yeniden inşa etmek için politika reformları önerildi. | TED | في الولايات المتّحدة، اقتُرِح عمل إصلاحات في السياسات من أجل إعادة بناء الثّقة. |
| Evet ama Bakan, güvenlik reformları sonucunda geçen yıl çekilmiş. | Open Subtitles | نعم ولكن وزير الداخلية انسحب منه بعد الإصلاحات الأمنية العام الماضي. |
| Piyasaları sakinleştirip gerekli reformları yapmak için bize zaman kazandıracak ortak bir Avrupa tepkisini mevzu etmek üzere Brüksel'e göreve gittim. | TED | و بالتالي ذهبت إلى بروكسل في مهمة للحصول على إستجابة الإتحاد الأوروبي و ذلك لتهدئة الأسواق و منحنا مزيداً من الوقت لإجراء الإصلاحات اللازمة |
| Polonya kralı Poniatowski'nin reformları iç savaşa yol açtı. | Open Subtitles | حسناً الإصلاحات في بولندا من قبل الملك (بونيتاوسكي) أدت الى الحرب الأهلية |
| Jin Cong ülkemde ki reformları reddediyor. | Open Subtitles | -جين كونج" يرفض الإصلاحات في بلدي" |
| Kendisi 25 yıldır reformları kabul ettirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لقد كان يدفع الإمر تجاه الإصلاح طيلة 25 عامًا |
| Benim görüşüme göre ülke politik reformları yeterince hızlı yapmadığı için bazı önemli zorluklarla da karşılaşacak. | TED | وفي إعتقادي الشخصي ثمة تحديات كبرى سيتعين على الصين مجابهتها, لأنها ما تزال تحتاج إلى إنفاذ الإصلاح السياسية بوتيرة أشمل وأسرع. |
| Bize, sessiz sedasız reformları yaymayı görev edinmiş kişiler gerekli. | Open Subtitles | لكي يواصلون بهدوء نشر أعمال الإصلاح |
| Devlet ciddi reformları düşünene kadar, fonlarda küçük değişiklikler gerekli, ama seni temin ederim tüm para hapishane ve sakinleri için iyi anlamda kullanılıyor. | Open Subtitles | حتى نتمكن من الحصول على ...الحكومة لبعض الاصلاحات الجدية ...تحويل قليل من الاموال ضروري لكني اؤكد لك ان كل ...الاموال سوف تستخدم |
| Bu doğru değil. Kralın bütün reformları parlamento aracılığıyla kabul edilmişti. | TED | الدفاع: غير صحيح. جميع إصلاحات الملك وافق عليها البرلمان. |
| Süleyman'ın kanuni reformları Osmanlıların başarılarında o kadar etkilidir ki, bazıları halkına bıraktığı en büyük hediye olduğunu düşünür. | Open Subtitles | كانت إصلاحات "سليمان" القانونية محورية لنجاح الإمبراطورية العثمانية حيث اعتقدها الكثيرون أعظم هدية تركها لشعبه |
| Yeniden yapılanmanın Türkçe karşılığı olan Tanzimat reformları, çok sosyal ve ekonomik yaşamın her alanında Avrupa'yı büyük bir süratle yakalamaya çalıştı. | Open Subtitles | "معروف بالكلمة التركية لـ"إعادة التنظيم إصلاحات "التنظيمات" حاولت بسرعة فائقة اللحاق بأوروبا في كل |