| Süt reklamını yapanlar, basit, retorik sorular üzerinde hak sahibi değiller! | Open Subtitles | أصحاب إعلان الحليب لا يملكون براءةَ إختراعٍ في الأسئلة البلاغية البسيطة. |
| Bir otobüsün üstünde bizim programın reklamını görmüşsün ve göründüğüm kadar zeki olup olmadığımı merak etmişsin. | Open Subtitles | ورأيت إعلان لعرضي على جانب حافلة وتتسائل لو كنت ذكي كما أبدوا |
| Yaşlılar için çiş bezi reklamını kabul ederim daha iyi. | Open Subtitles | افضل ان اخرج دعاية احفاظ العجائز التي رفضتها |
| "Blue Cross and Blue Shield of Minnesota" şirketinin reklamını görebilirsiniz. | TED | أنظروا إلى هذا الإعلان من الصليب الأزرق و الدرع الأزرق في مينيسوتا. |
| Ne kadar reklamını yaparlarsa yapsınlar lahana sadece bir garnitür. | Open Subtitles | لا يهمني مقدار الترويج الذي فعلوهـ له الكرنب هو الأفضل |
| O yüzden mi şu sen ve karının opera sorun yaşadığınız reklamını çektin? | Open Subtitles | هل هذا ما جعلك تصور تلك الدعاية حيث أنت وزوجتك تشعران بالحاجة للتغوط في الأوبرا؟ |
| Normalde bir ürünün reklamını yaptığınızda, müşterinin reklamınızı işemek için tuvalete götürmesini pek de istemezsiniz, | TED | عادة، عندما تقوم بالإعلان عن شيء ما، أنت حقا لا تريد المستهلك أن يأخذ إعلانك إلى الحمام ليتبول عليه. |
| Ucuzcu avcılar Slitheen'lerin reklamını yakaladığı taktirde iptal edecek. | Open Subtitles | هكذا ألغيت إعلان السليزين ، كيلا يأتي المزيد من مغتنمي الفرص |
| En son içtiğimde sokakta "Tarzan Buzda"nın reklamını yaparken buldum kendimi. | Open Subtitles | آخر مرة شربت فيها إنتهى بي الأمر بفعل إعلان لفيلم طرزان على الثلج |
| Annene sabun reklamını göster. O reklâmda güzel görünüyorum. | Open Subtitles | و دع أمك تشاهد إعلان الصابون الذي قمتُ به بدوتُ جميلة في ذلك الإعلان |
| Yazmasının bile tek nedeni, annemin bir yerde reklamını görmesi. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي جعله يكتب هذه الوصفة هو أن أمي وقعت على إعلان في مكان ما |
| Evet, şirketlerin tanıtmak istedikleri şeylerin reklamını yaptım. | Open Subtitles | نعم، ساعدت في إعلان ما تقرره الشركات للتسويق. |
| Hala bunun Tokyo Üniveristesi'nin reklamını nasıl yapabildiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | إلى الآن لا أعلم كيف يكون ذلك دعاية لجامعة طوكيو |
| Basın toplantımda kitabının reklamını yaptığımı bir düşün. | Open Subtitles | أنظر لو أجريتُ دعاية لكتابك عندما أعمل بالعلاقات العامّة. |
| Performa 900'ün satış reklamını okur musunuz? | Open Subtitles | الإعلان المعتاد لبيع بيرفورما 990 هلا قرأته للمحكمة.. |
| Öz-tanıtım çifte açmazı başarılarımızın reklamını yapmadığımızda ortaya çıkar, kimse farkına varmaz. | TED | القيد المزدوج ذاتي الترويج هو إذا لم نعلن عن إنجازاتنا، لا يلاحظها أحد. |
| Oyun, Bay Poirot. İncilerin o kadar reklamını yaptım. | Open Subtitles | المسرحية يا سيد " بوارو" بعد كل هذة الدعاية عن اللآلئ |
| Bak Laado, senin reklamını gösteriyorlar. | Open Subtitles | انظري يا عزيزتي، إنّهم يعرضون إعلانك أيّ واحد؟ |
| Miller-Cila reklamını hani ben yapacaktım. | Open Subtitles | أنت وعدتني بأن اكون فتاة اعلان ورنيش ميلر |
| Bunu nasıl öğrendin, bir çizgi romanın arkasında reklamını mı gördün? | Open Subtitles | إذاً ,هل شاهدتَ إعلاناً لهذا خلف كتاب هزلي؟ صه .. |
| TechCrunch Disrupt'ta bir sikik bir çocuk tarafından küçük düşürüldüm ve siz bana bu tampon reklamını mı veriyorsunuz? | Open Subtitles | لقد حصلت لتوي على إذلال مهين من مراهق سخيف في عرض (تيك كرانش) و انت هنا بإعلان لسدادات قطنية؟ |
| Haberin olsun, hoşgeldiniz mektubu yerine bu Dennis Feinstein reklamını koyacağım. | Open Subtitles | اود اعلامك ايضا انني ساغير الخطاب الترحيبي بهاذا الاعلان |
| Dostum, dün gece reklamını izledim. | Open Subtitles | -يا صاح. رأيتُ إعلانكَ بالأمس و أحببتُه . |
| Olduğunu söylediğin şey olmamana dönersek, şirketlerin yaptığı en basit hata olmadıkları şeyin reklamını yapmalarıdır. | TED | حينما يتعلق الأمر بأن تكون ما تقوله عن نفسه، فأن أسهل الأخطأ التي تفعلها الشركات هو أنهم يعلنون عن أشياء هي لا تجسدهم. |
| reklamını görmüş olabilirsiniz. | Open Subtitles | ربما انكم شاهدتهم اعلانه التلفزيوني |