| Anlaşılan Haskell doğru söylüyormuş. | Open Subtitles | يَنْظرُ مثل حزقيل كَانَ يُخبرُ الحقيقةَ. |
| Lanet olsun. Güvenlik görevlisi doğruyu söylüyormuş. | Open Subtitles | حارس الأمن كَانَ يُخبرُ الحقيقةَ. |
| Paul doğru söylüyormuş. | Open Subtitles | بول كَانَ يُخبرُ الحقيقةَ. |
| Doğru söylüyormuş. İki gündür masasından kalkmıyormuş. | Open Subtitles | كان يقول الحقيقة لكن لم يترك مكتبه ليومين |
| Yakaladığımız Lobo doğruyu söylüyormuş. | Open Subtitles | عضو اللوبو الذي ظغطنا عليه كان يقول الحقيقة |
| Adam yardım çağrısı hakkında doğru söylüyormuş. | Open Subtitles | ذلك الرجل كان يقول الحقيقة بشأن إتصال الإعاشة |
| Görünüşe göre doğru söylüyormuş. O gece ofiste değilmiş. | Open Subtitles | يبدو كأنّه كان يقول الحقيقة، لم يكن في مكتبه تلك الليلة. |
| Ne bileyim, arkadaşım Nancy geçen anlatıyordu da babası hep gece geç saatlere kadar çalıştığını söylüyormuş sonra bir gece, annesi ofisine gitmiş ama adam orada değilmiş. | Open Subtitles | لا اعرف صديقتي نانسي كانت تخبرني ان اباها كان يقول انه يعمل بالمكتب ليلا ولكن في مرة من المرات امها ذهبت الى المكتب |
| Lakha, Goli doğruyu söylüyormuş. | Open Subtitles | لاكها جولي كان يقول الحقيقه بخصوص؟ |
| O halde kızgın ihtiyar Carl doğru söylüyormuş. | Open Subtitles | ليس القاتل إذاً " كارل " الغاضب كان يقول الحقيقة |
| Galiba Zaddik gerçeği söylüyormuş. | Open Subtitles | يبدو أن زاديك كان يقول الحقيقة. |
| Güvenlik görevlimiz doğru söylüyormuş. | Open Subtitles | حسناً يبدوا بأن حارسنا الأمني كان يقول الحقيقة - أظن الرجل - |
| Görünen o ki Vargas doğru söylüyormuş. | Open Subtitles | ويبدو أن فارغاس كان يقول الحقيقة |