"söylememiştim" - Translation from Turkish to Arabic

• لم أقل
• لم أخبرك
• أخبرك أن
• لم اقل
• لم أخبر
• اذكر
• أن قلت
• لم اخبرك
• أقُل
• ولم أخبرك
• ولم أقل
• لي ان قلت هذا
• أقل أبداً
• أقل أن
• أقل أنني

Bunu daha önce hiç söylememiştim ama bir şeyler daha öğrenmek istiyorum.
، لم أقل هذا الكلام من قبل ولكنني أريد أن أتعلم أكثر

Sen dosya işlerini bırakıp yazarlık yapmaya başladığında ben sana böyle söylememiştim.
لم أقل لكِ ذلك أبدًا عندما توقفتي عن فرز الملفات وتأليف الإعلانات.

Nerenden öpeceğimi söylememiştim. İğrençsin! O zaman 20 dolara patlar sana.
لم أخبرك مايجب عليك ان تقبّليه ثم إنها ستكلفك 20 دولار

Bitmek üzere olduğunu sana söylememiştim iyi bir işe kapağı atacağımı sanıyordum.
لم أخبرك أن المال كان على وشك النفاذ لأنى كنت آمل فى الحصول على وظيفة مناسبة

Kolay olacağını söylememiştim. Bu bir para meselesiyse... Konu para değil.
انا لم اقل لك ان هذا سيكون سهلا هذة مسالة مال

Zamanında ben de meclis üyesiydim ve hiç yalan söylememiştim.
أنا كنت نائب مقاطعة مرة وأنا أبد لم أخبر الأكاذيب

Bunu dün söylememiştim ama dün orada bir şapka vardı ve kayboldu.
لم اذكر هذا أمس لكن كانت هناك قبعة هناك , ثم ---

Bunu daha önce kimseye söylememiştim.
انظري , لم يسبق أن قلت هذا لأيأحدمن قبل.

Bunu sana daha önce hiç söylememiştim, ama şimdi söylüyorum.
لم أقل لك هذا أبدًا من قبل لكنّي أقوله الآن

Sana o zaman her şeyi söylememiştim bende yükseklik korkusu olabilir.
حسنا أنا لم أقل لك كل شىء في وقتها ! حقا

- söylememiştim Charles. - Ama ismim, Andrew Babcock.
في الحقيقة لم أقل اسمي يا تشارلز، ولكن اسمي اندرو بابكوك

Sana verdiğimde bunu alt katta giyebileceğini söylememiştim ama.
عندما أعطيته لكِ لم أقل لكِ أبداً أنكِ يمكنكِ أرتدائه بالاسفل اليس كذلك ؟

Marina, daha önce söylememiştim ama seninle gurur duyuyorum.
مارينا أنني لم أخبرك أَنني فخورة بكِ جداً

Yapmanı söylememiştim, izin almadan bunu yapamazsın.
أنظر أيها اللعين أنا لم أخبرك أن تفعل ذلك لأنه عمل لم أصرح لك به

Bunu daha önce söylememiştim ama uçmaktan nefret ederim.
لم أخبر أحدا بهذا من قبل لكننى أكره الطيران

- Doğru içinde ne olduğunu hiç söylememiştim,
لأني لم اذكر ابدا ما كان بداخله

Teşekkür ederim. Daha önce bu kelimeleri herkesin önünde söylememiştim.
لم يسبق لي أن قلت هذه الكلمات على الملأ من قبل.

Crickett, bunu sana hiç söylememiştim ama içten içe hep Jane Austen romanından fırlamış bir İngiliz beyefendisiyle tanışacağıma inandım.
كريكيت , انا لم اخبرك ابدا بذلك لكن في اعماقي لطالما آمنت اني سأقابل يوما ما نبيل إنجليزي مفعم بالحيوية

Onlara doğal bir duruşun daha etkili olacağını söylememiştim bile.
"إنّي حتّى لم أقُل لهما أن الوقفة الطبيعيّة ستكون الأكثر فاعليّة"

Soba borunun etrafında sac olması gerektiğini söylememiştim.
ولم أخبرك أن عليك وضع صفيحة حديدية في مدخنتك

Senin için bekleteceğimi söylemiştim. Ne kadar uzun bekleteceğimi söylememiştim.
لا، لقد قلت بأني سأحجزها لك ولم أقل إلى متى، رغم ذلك

Bunu hiç sesli söylememiştim ama istediğim de bu galiba.
ولم يسبق لي ان قلت هذا بصوت عالِ من قبل ولكن أعتقد أن هذا هو ما أريده أيضاً

Birleşik Devletler'de olduğunu söylememiştim.
لم أقل أبداً أنه كان فى الولايات المتحدة

Sana buraya gelebileceğini söylememiştim.
. لم أقل أن بإستطاعتكِ القدوم إلى هُنا

Ama sana ihtiyacım olduğunu söylememiştim.
ولكني لم أقل أنني أحتاجكِ