| Aslında, buraya, ağaç evin kalabilecğeini söylemeye geldim. | Open Subtitles | في الواقع، لقد أتيت لأخبرك أن منزل الشجرة لن يتدمر |
| Buraya, sana kurulan tuzağı bilmediğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأقول لك أني لم أكن أعرف بالفخ الذي وضع لك |
| Size daha hızlı bir şeyler bulmam gerektiğini söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد جئت لأخبرك أن على العثور على شئ أسرع |
| Ve buraya size, o öldüğü için bunun son bulmayacağını söylemeye geldim. | Open Subtitles | وأنا هنا لأخبرك أنّ ذلك ليس على وشك الانتهاء الآن بمجرّد موته |
| Aramızdaki ihtilafın devam etmesine gerek olmadığını söylemeye geldim buraya. | Open Subtitles | ...حضرت هنا لاخبرك ان الصراع بين قومينا يجب الا يستمر |
| Buraya, bütün bunların değişeceğini söylemeye geldim çünkü piyasaya yeni bir oyuncak sürüyoruz. | Open Subtitles | ولكنني هنا لأقول لكم أن كل شيئ سيتغيّر. لأننا أحضرنا لُعبةً جديدةً للسوق. |
| Karavanı yakanın ben olduğumu söylemeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأخبركم بأنني الذي أشعل النار في تلك المقطورة |
| Artık benden kaçmana gerek olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أنه ليس هناك حاجة للإختباء منى |
| Fakat hayır. Seni anladığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | لكن كلا، كلا لقد أتيت لأخبرك بأنني قد فهمتك. |
| Herşeyin iyi olduğunu sana söylemeye geldim ve her şey mükemmel. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أن الأمور ستكون بخير, وكل شيء رائع. |
| Sana artık tehlikede olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد جئت لأقول لكِ أنكِ لم تعودي في أي خطر |
| Sadece her konuda hata yaptığımı söylemeye geldim, özellikle de sana karşı. | Open Subtitles | جئت لأقول لكي كنت مخطى في كل شيء. خاصة عنك. |
| Katherine, iki gün içinde, Whitehall'a gitmek için yola çıkacağımızı söylemeye geldim. | Open Subtitles | كاثرين ..لقد جئت لأقول لك بأننا سنترك ايتهول خلال يومين |
| Sana bunu ve beni bir daha asla göremeyeceğini söylemeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأخبرك بهذا وأخبرك بأنك لن ترانى مرة اخرى أبداً |
| Arkadaşlarının sana söylemeye cesaret edemediklerini söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد جئت لأخبرك ما لا يجرؤ أصدقاؤك على قوله |
| Ve buraya size, o öldüğü için bunun son bulmayacağını söylemeye geldim. | Open Subtitles | وأنا هنا لأخبرك أنّ ذلك ليس على وشك الانتهاء الآن بمجرّد موته |
| Aslında buraya, seni sevdiğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | في الحقيقة, أتيت إلى هنا لأخبرك بأني أحبك |
| Bay Curtis, buraya taburcu olabileceğinizi söylemeye geldim ama birkaç gün dinlenmeniz gerek. | Open Subtitles | سدي كيرتس , انا هنا لاخبرك بانك بصحة جيدة تسمح لك بالمغادرة لكن يجب ان تستريح لعدة ايام قادمة |
| Buraya sana, açık ve net bir şekilde oğlumdan uzak durmanı söylemeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأقول لك لا تقترب من ابني بما لا يدع مجالًا للشك |
| Buraya gerçeği söylemeye geldim. Çünkü zamanımız azalıyor. | Open Subtitles | بل جئت لأخبركم بالحقيقة لأن الوقت ينفذ منا. |
| Sana Capri'ye döneceğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | اتيت لاخبرك اني ساعود الى كابري |
| Sana Teğmen haberinin ne kadar harika olduğunu söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت فقط لأخبرك كم كانت رائعة حلقة الملازم |
| Buraya sana işimi bıraktığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيتُ لأخبرك أنني سأترك عملي هنا. |
| Aslında sersemin teki gibi davrandığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | فى الحقيقه انا0000000 أنا فقط جِئتُ لإخْبارك بأنّني كُنْتُ عار كبير. |
| Bak, buraya Harlan ve benim artık sadece arkadaş olduğumuzu söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا خصيصاً كى أخبرك أن ( هارلان ) وأنا مجرد أصدقاء |
| Buraya sana bir şey söylemeye geldim. | Open Subtitles | حسنا, لقد أتيت إلى هنا كي أخبرك بشيء |
| Buraya size bu adamın kurban edilmesinin Tanrıları memnun etmeyeceğini söylemeye geldim. | Open Subtitles | ..لقد آتيت لإخباركَ أن التضحية بهذا الرجل .. .لن تُرضي الآلهة |
| Paranı bir ay içinde alacağını söylemeye geldim sadece. Yani evimden uzak... O kadar uzun süre bekleyecek değilim. | Open Subtitles | لقد جئت لأُخبرك أني سأجلب لك المال . خلال شهر ، إبتعد عن (إيان)ِ |