| "Mahatma Gandi, tüm insanlığın vicdanının sözcüsü olmuştur. | Open Subtitles | لقد أصبح المهاتما غاندي المتحدث ..باسم ضمير الجنس البشري كله |
| Temizleme gayretlerinin son gününde bana katılacak olan Techno Global Araştırma Endüstrisinin sözcüsü Profesör Jordan Perry. | Open Subtitles | في اليوم الأخير من جهود التنظيف المتحدث باسم صناعات البحوث الفنية العالمية الأستاذ جوردان بيري |
| El-Kaide'nin medya sözcüsü beyaz bir Amerikalıydı, Yahudi ve Katolik bir aileden geliyordu ve ne o, ne de okulumdaki çocuk Müslüman bir geçmişe sahipti. | TED | إن المتحدث الرسمي لتنظيم القاعدة هو شخصٌ أمريكي أبيض من أصل يهودي وكاثوليكي مُختلط، ولم يكن هو ولا الصبي الآخر من مدرستي من خلفياتٍ مسلمة. |
| Başsavcılığın sözcüsü dünkü operasyonla ilgili bize ayrıntılı bir rapor verecek. | Open Subtitles | المتحدث بإسم المدعي العام .. سوف يقدم لنا تقريرا مفصلاً عن عمليه الأمس |
| Beyaz Saray sözcüsü başkanın durumunun kötü olmadığını... ve kısa zamanda ayağa kalkacağını söyledi. | Open Subtitles | صرّح الناطق بإسم البيت الأبيض أن حالة الرئيس بعيدة عن الخطر وسيستعيد نشاطاته قريباً |
| Ordu sözcüsü yayınladığım videonun intikamı olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | متحدث بإسم الجيش قال انه انتقام للهجوم الذي جعلته علنيا من الأفضل ان اتلقى اللوم عوضا عنهم |
| Sovyet askeri sözcüsü ise, bu çarpışmanın provokatif eylem olmaksızın yapılmış bir saldırı olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | مازلوا فى عداد المفقودين بعد الغرق , المتحدث بأسم الجيش السوفيتى قد أعلن ان الأصطدام يعد هجوماً غير شرعى |
| Askeri Hastane sözcüsü... kanamanın çok yaygın olduğunu belirtti. | Open Subtitles | صرّح الناطق باسم المستشفى بأنه أصيب بالإستسقاء |
| FBI sözcüsü, Anthony Hubbard. | Open Subtitles | ناطق باسم مكتب المباحث الفيدرالية أنتوني هاربرد |
| General Hammond? Kurtarılan insanların sözcüsü uyandı. | Open Subtitles | جنرال هاموند، الناطق باسم الناس المنقذين، استيقظ |
| Bir Savunma sözcüsü İsrail jetlerinin 20 dakika içerisinde, | Open Subtitles | وقال رفيقيحدث باسم وزارة الدفاع الاسرائيلية ان طائرتها ستحلق فوق الاراضي العراقية |
| Şube sözcüsü ellerinde birkaç kanıt olduğunu ve bir tutuklama kararı çıkartacaklarını... | Open Subtitles | ناطق باسم دائرة الشرطة قال إنّ لديهم عدة أدلة ويتوقعون إلقاء القبض... |
| Ve, bize buradan, Los Angeles'taki ...stüdyomuzdan katılan, kendisi Tütün Araştırmaları Akademisi baş sözcüsü. | Open Subtitles | ويلتحقبناهنا، في إستوديونا في لوس أنجليس، هو الناطق الرسمي لأكاديمية دراسات التبغ. |
| Alnımda "Siyahların Ulusal sözcüsü" mü yazıyor? | Open Subtitles | هل لدي طابع على جبهتي يقول المتحدث الرسمي عن حالة الناس السود ؟ |
| Bir polis sözcüsü söyle demeç verdi: | Open Subtitles | بعد 15 سنة من المطاردة المتحدث بإسم الشرطة و نقلت عنه : |
| Bir polis sözcüsü kuşkusuz tutuklamalar gelebileceğini söyledi. | Open Subtitles | المتحدث بإسم البوليس يقول 'إن رجال البوليس 'واثقين من أنه سوف يتم إعتقال اللصوص قريباً |
| Kıdemli bir polis sözcüsü çiftlikleri ve ek binaları sistematik bir şekilde aramanın derhâl başlatılacağını açıkladı. | Open Subtitles | وأعلن متحدث بإسم البوليس أن هُناك بحث منظم للمزارع والمباني المُلحقة بها سوف يتم تفتيشها على الفور |
| İttifak sözcüsü. Onu yetkisi var. | Open Subtitles | المتحدث بأسم التجمع هو من لديه السلطة |
| Her salı haftanın gündemini tartışmak üzere avam kamarası sözcüsü ve çoğunluk partisi lideriyle bir araya gelirim. | Open Subtitles | كل يوم ثلاثاء أجلس مع المُتحدث وزعيم الأغلبية لمناقشة جدول أعمال الأسبوع |
| Vajinal örgü endüstrisinin sözcüsü olmama çok az kaldı. | Open Subtitles | أنا على وشك أن أصبح المتحدثة الرسمية لصناعة الشبكات النسائية |
| Halledildi. İyi bir takım olacağız, Jake. Basın sözcüsü. | Open Subtitles | سنكون فريقًا جيدًا يا جايك السكرتير الصحفي |
| Sen... 20 dakika sonra Başkanın basın sözcüsü bir açıklama yapacak. | Open Subtitles | أنت.. بعد 20 دقيقة من الآن السكرتيرة الصحفية للرئيسة ستقوم بإعلان |
| NASA sözcüsü, data kaybı yüzünden robotun işlevini yitirmesine yol açan sebebi bulmalarının mümkün olmadığını belirtti. | Open Subtitles | أفاد متحدّث باسم وكالة الفضاء -ناسا- بأنه و بسبب فقدان المعلومات فإنهم على الأرجح لن يتمكّنوا من معرفة سبب |
| Kendisi hem dahi bir fizikçi hem de kendisi gibi Sovyetler Birliği'nde mahsur kalmış göç etmesine izin verilmeyen Yahudilerin sözcüsü. | Open Subtitles | إنه فيزيائي لامع ومحامٍ فصيح عن هؤلاء اليهود المرفوضين الذين لازالوا محاصرين في الاتحاد السوفيتي، |
| Fikrimi sunmaya alışkınım birinin sözcüsü olmaya değil. Bu konuda içim pek rahat değil. | Open Subtitles | لا أن أكون ناطقا بلسان أحدهم ,أنا لست مرتاحا بهذا الشأن |