| Hızlı göz hareketi olmayan yavaş-dalga uyku süresince, bilgisel hafıza, hippokampın daha ön bölümündeki geçici bir hafızaya kodlanır. | TED | خلال نوم الموجة البطيئة دون حركات العين السريعة، الذاكرة التصريحية تشفّر في محل مؤقت في الجزء الأمامي من الحصين. |
| Ve deney süresince, bu yıldızlar çok büyük mesafe katetti. | TED | و خلال مدة هذه التجربة تحركت هذه النجوم بمقدار هائل |
| Uzay ve zamandaki yolculuklarım süresince, ...yedinci yaşamımın sonuna doğru, ...hiçbir zaman çok dikkatli olamayacağımı fark etmeye başlamıştım. | Open Subtitles | في كُلّ رحلاتى خلال الفضاءِ والوقتِ وأقتربُ مِنْ نهايةِ حياتِي السابعةِ بدأت بإدْراك أنه لا يُمكنُ أَنْ تَكُونَ حذرَ |
| Milyonlarca yıl süresince, onların kalıntıları petrole ve gaza dönüştü. | Open Subtitles | على مدى ملايين السنوات تحولَّت بقاياها إلى نفط و غاز. |
| Savaş süresince, Büyük ve Küçük Antiller'de Ordu Levazım Deposunda çok önemli pozisyonda görev almıştır." | Open Subtitles | طوال فترة الحرب كان فى موقع مسؤولية فى مستودع امدادات الجيش فى جزر الهند الغربية |
| Ayaklanma süresince ve savaştan sonra hiç kimse soyadını kullanmadı. | Open Subtitles | أثناء الثورة وبعد الحرب لم يعد أحدًا يستخدم اسم العائلة |
| Bu harekat süresince Odyssey'in geçici komutası sana verildi. | Open Subtitles | كُنتُ قد أعطيتُ القيادة المؤقتة للرحلة الطيلة طوال مدة هذه العملية |
| Yas süresince, genellikle insanlar gelir ve yemek bırakıp taziyelerini sunarlar. | Open Subtitles | خلال أسبوع الحداد يأتي الناس عادةً ويجلبون معهم طعاماً ويكرّمون الميت |
| O yüzden, hamilelik ayları süresince annenin vücudunda fetüse ait hücreler bulunduğu kanıtlanabilir. | Open Subtitles | لذى من الممكن خلال أشهر الحمل الآولى نثبت خلايا الجنين السليمة داخل الأم |
| Yerime bakarsan gebeliğin süresince ben de senin yerine bakabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أغطي جميع وردياتك خلال إجازة الأمومة الخاصة بكِ |
| Hırsızlık süresince kiralık kasaların kapısının açık olduğunu hatırlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أتتذكّرين كيف أنّ خزنة صناديق الودائع كان مفتوحة خلال عمليّة السطو؟ |
| Denetimli serbestlik süresince beladan uzak durduğu sürece gitmekte özgür. | Open Subtitles | طالما تبقى بعيدًا عن المشاكل خلال فترة المراقبة فستكون حرة |
| Ancak takip eden 15 yıl süresince, 14 operasyon daha geçirdi, hastalık yüzünü harap etti ve düzenli olarak benim onarımlarımı berbat etti. | TED | ولكن في خلال الخمسة عشر عاما القادمة عليه الخضوع لأكثر من أربعة عشر عملية، كلما اجتاح المرض وجهه ودمر أعادة التشكيل بشكل منتظم. |
| 24 ay boyunca, ilk iki yıl süresince, gerçekten iyi odaklandık, bu öğrendiği her kelimenin tarihsel sıralaması. | TED | ففي فترة 24 شهرا، خلال السنتين الأوائل، والتي ركزنا عليهما هذه خارطة لكل كلمة تعلمها وفقا للتسلسل الزمني. |
| Öyleyse, işim süresince öğrendiğim ve sizinle paylaşmak istediğim üç şey var. | TED | إذن ، ثلاثة أشياء تعلمتها أريد مشاركتها معكم من خلال عملى. |
| 15 dakika süresince, olanları gizli kameralarla izledik. | TED | وعلى مدى 15 دقيقة، شاهدنا ما حدث من خلال كميرات مخفية. |
| Bilim nettir: İlk sıkıntılar sağlığı hayat süresince dramatik olarak etkiler. | TED | العلم واضح التعرض للعنف في وقت مبكر يؤثر بشكل كبير على الصحة مدى الحياة |
| Hamileliği süresince ayık kalma konusunda çok kararlıydı ve epey zorlu bir süreçten geçti. | Open Subtitles | لقد كانت مصممة على البقاء فائقة طوال فترة الحمل |
| Evet ama hiç kimse soruşturma süresince kiracılarla konuştu mu? | Open Subtitles | لكن ألم يتحدث أحد إلى أولئكَ السكان أثناء مجرى التحقيق؟ |
| Bu yüzden yargılama süresince tutuklu olacaksınız. | Open Subtitles | ستحتجزين بموجب القانون الفيدرالى طوال مدة القضية |
| Şu andan itibaren, bütün tugayın barakalardan çıkması 8 saat süresince yasaktır. | Open Subtitles | ومن الأن فصاعداً, اللواء بأكمله ستقيد حركاته ضمن الثكنة لمدة 8 ساعات |
| Bu kapama süresince çek defterime bile ulaşamam. | Open Subtitles | أنا حتى لا يمكنني العبث بحسابي عندما يكون النظام به خلل |
| Çocukluğunuz süresince büyürken ve yetişkinliğiniz süresince yaşlanırken kişisel kimliğiniz yavaş yavaş değişir. | TED | اثناء النمو في مرحلة الطفولة و الكبر بعد البلوغ، تتغير هويتك الشخصية ببطء. |