| Bahçede öyle sıkıntılar çekiyor ki bildiğin üzere yağmur da yağmadı... | Open Subtitles | إنها تعاني صعوبات جمه في العنايه بحديقتها بدون المطر و كل هذه الأشياء |
| Teknik sıkıntılar sebebiyle tüm sergilerimiz kapalıdır. | Open Subtitles | بسبب صعوبات تقنية، فكل عروضنا مغلقة حالياً |
| Gerçek olduğuna inandığım bir aşkı kaybettim ve aile içinde bazı sıkıntılar yaşadım. | Open Subtitles | فقدت حباً ظننته حقيقياً و... واجهت صعوبات في عائلتي |
| Gençken babasıyla sıkıntılar ve zorluklar yaşadığının biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف بشأن المشاكل التي مرّ بها في شبابه و الصعوبات التي واجهته مع والده |
| Dosyalamada bazı sıkıntılar var. | Open Subtitles | أنا أجد بعض الصعوبات في الإدراج |
| Elbisem yüzünden bazı sıkıntılar yaşıyorum. | Open Subtitles | أواجه بعض الصعوبات بلباسي |
| Büyük devlet anlaşmalarını kaybetmişler. Mali sıkıntılar yaşıyorlarmış. | Open Subtitles | أحضروا عقود حكومية كبيرة بينما واجهتهم مشاكل مالية. |
| Detaylara girmeden, kayıtlar, Başkomiser Hastings'in kayda değer maddi sıkıntılar içinde olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | بدون التطرق للتفاصيل, هذه السجلات تظهر .أن المشرف (هاستينغ) يواجه صعوبات مالية ملحوظة |
| Kayıtlar Başkomiser Hastings'in ciddi maddi sıkıntılar çektiğini gösteriyor. | Open Subtitles | " السجلات تظهر أن الرئيس الأعلى " هيستنغز يعتبر في صعوبات مالية |
| Teknik sıkıntılar sebebiyle tüm sergilerimiz kapalıdır. | Open Subtitles | بسبب صعوبات تقنية" "فكل عروضنا مغلقة حالياً |
| Hastane maddi sıkıntılar sebebiyle kapatıldı. | Open Subtitles | المستشفى أغلق بسبب صعوبات مالية. |
| Çünkü 'Lazlo' son haftalarda yazma konusunda sıkıntılar yaşıyordu. | Open Subtitles | في الأسابيع الأخيرة، واجه (لازلو) صعوبات عديدة فيما يتعلق بالكتابة |
| Bay Acevedo, maddi sıkıntılar yaşadığınız için üzgünüm. | Open Subtitles | سيّد (أسيفادو)، أنا آسفة لأنّكَ تواجه صعوبات ماليّة |
| Bazı teknik sıkıntılar yaşıyoruz burada. | Open Subtitles | لدينا صعوبات تقنية هنا |
| Karşımıza sıkıntılar çıkabilir. | Open Subtitles | ِ الصعوبات أمر متوقع تابعوا |
| Karşımıza sıkıntılar çıkabilir. | Open Subtitles | ِ الصعوبات أمر متوقع |
| Aile içi sıkıntılar yaşıyor gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | -يبدو أن عندكَ بعض الصعوبات مع الأسرة. |
| Petey bazı sıkıntılar çekiyordu, annesiyle konuştu o da bana ulaştı. | Open Subtitles | (بيتي) يعاني من بعض الصعوبات هنا حتى انه تحدث الى والدته، وهي أوصلته لي |
| Büyük devlet anlaşmalarını kaybetmişler. Mali sıkıntılar yaşıyorlarmış. | Open Subtitles | أحضروا عقود حكومية كبيرة .بينما واجهتهم مشاكل مالية |