| Şimdi bu Dallas Tiyatrosu. Bizim için çok sıra dışı bir işverendi, | TED | الآن هذا هو مسرح دالاس , وكان عميل غير عادي بالنسبة لنا |
| Ama yaptığımız araştırmalar sonucunda sıra dışı bir şey bulduk. | Open Subtitles | لكن التحاليل التي توصلنا إليها تشير إلى شيء غير عادي |
| sıra dışı bir şey var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك اي شيء غير اعتيادي او خارج عن المألوف؟ |
| Az önce tanık olduğunuz suikastı gerçekleştiren kişiyle sıra dışı bir tanışıklığım oldu. | Open Subtitles | كان ل تجربة غير عادية تلبية الشخص المسؤول عن اغتيال كنت قد شهدت للتو. |
| Anne ve babam bana sıra dışı bir isim verdiler: Baratunde Rafiq Thurston. | TED | منحاني والداي إسم إستثنائي باراتوندي رفيق ثورستون |
| Aslında buraya gelmem biraz sıra dışı bir durum. | Open Subtitles | في الواقع قدومي إلى هنا أمر غير تقليدي |
| Bu sabah sıra dışı bir şey gördünüz ya da duydunuz mu? | Open Subtitles | هل رأيت أو سمعت أي شيء غير عادي هذا الصباح؟ |
| sıra dışı bir şey duymadınız mı? | Open Subtitles | ـ حتى لم اذهب الى الحمام ـ لم تسمع اي شيء غير عادي ؟ |
| Komşulardan hiçbiri sıra dışı bir şey görmemiş patron. | Open Subtitles | لا يوجد أي أحد من الجيران رأى أو سمع أي شيء غير عادي |
| O gün sıra dışı bir şey fark ettiniz mi? | Open Subtitles | هل لاحظتما أيّ شيئ غير عادي في ذلك اليوم؟ |
| sıra dışı bir şey fark ettiniz mi? | Open Subtitles | إذاً هل لاحظتي أي شيء غير عادي يا سيدتي ؟ |
| Yapacak fazla bir şey olmadığını biliyorum ama kurbanlarda bariz olanın dışında sıra dışı bir şey var mıydı? | Open Subtitles | أدرك أن هذه الحالات لا تحتاج منكِ الكثير لتوضحيه ولكن بعيداً عما هو واضح هل ثمة أي أمر غير اعتيادي بشأن هؤلاء الضحايا؟ |
| sıra dışı bir şey olması durumunda sizi bilgilendirmemizi istediniz. | Open Subtitles | أردتنا أن نخبركِ إذا كان هناك شيء غير اعتيادي |
| sıra dışı bir şey yaptım mı? Ya da tuhaf davrandım mı? | Open Subtitles | هل قمت بفعل شيء غير اعتيادي أو تصرفت بغرابة؟ |
| Sana sıra dışı bir kadınla geçirdiğim geceyi anlatıyorum ve sen bunu işe çevirmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنا أخبرك عن ليلة مع امرأة غير عادية و تأتي أنت فتحدثني عن صفقة عمل |
| sıra dışı bir kadınla evleneceğim ama bütçem ancak sıradan bir balayına yetiyor. | Open Subtitles | .... سأتزوج امرأة غير عادية و لكن يمكنني فقط تقديم شهر عسل عادي |
| İnsanoğluna açık ve objektif gözle baktığımızda gördüğümüz şey oldukça sıra dışı bir türdür. | Open Subtitles | حينما ننظر الى النوع البشر بشكل واضح وموضوعي مانراه هو كائن إستثنائي وجميل |
| Yüce Gregor usta illüzyonist, akrobat ve sıra dışı bir hayalveren. | Open Subtitles | (غريغور) العظيم، مُضلّل محترف، وبهلوان ومحترف غير تقليدي في فن الهروب |
| Yerel polis o bölgede sıra dışı bir şey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | ضباط الامن المحليين ابلغوا عن نشاط غير معتاد |
| O evde herhangi sıra dışı bir olay olmuş mu? | Open Subtitles | أهناك أي شيء غير إعتيادي حدث في ذلك المنزل ؟ |
| sıra dışı bir şey fark ettiniz mi? | Open Subtitles | انا اعنى انك لم تلاحظى اى شىء غير عادى فى هذا الكتاب؟ |
| sıra dışı bir şey olursa bize haber verin. | Open Subtitles | مهما كان الامر عشوائيا اي شيء خارج عن المألوف اخبرونا من فضلكم |
| Şey, ben sıra dışı bir hanımım. | Open Subtitles | حسناً,أنا سيدة غير معهودة أو كنتُ كذلك. |
| Elçilikte olup biten sıra dışı bir olaydan haberiniz var mı? | Open Subtitles | هل هنالكَـ من أمرٍ غيرُ إعتياديٍّ في القنصليةُ قد تعرفُ بشأنه؟ |
| Bu tip bir harekat için sıra dışı bir seçim değim mi? | Open Subtitles | سلاح غير اعتياديّ في مهّماتٍ كهذه، أليس كذلك؟ |
| Adli tabibe otopside sıra dışı bir şey olursa beni ara demiştim. | Open Subtitles | طلبت من الطبيب الشرعي أن يتصل بي في حالة ظهور أي شيء غير طبيعي في التشريح |
| O yüzden senden de sıra dışı bir şey yapmanı bekliyorum. | Open Subtitles | تجري به لذلك احتاج منكي فعل أمر خارج المألوف ايضا |
| sıra dışı bir seminer olacağına şüphe yok. | Open Subtitles | ومن الواضح أن هذه ستكون حلقة دراسية فريدة من نوعها |