| sıradan insanlar... sol eğilimleri var diye kara listeye alınıyor. | Open Subtitles | من الناس العاديين هناك القائمة السوداء عن وجود الانتماءات اليسارية |
| sıradan insanlar Hıristiyanlığı destekler. | Open Subtitles | الناس العاديين يضعون المسيحية على الخريطة في المقام الأول |
| "Bunlar olağanüstü koşullarda sıradan insanlar." diyor. | Open Subtitles | إنه يقول إنهم أناس عاديون في ظروف غير عادية |
| sıradan insanlar dikilip iki saat dinlediler. | TED | وقف الناس العاديون واستمعوا إليه لمدة ساعتين |
| - Tüm bunlar... hepsi sıradan insanlar tarafından yapıldı. | Open Subtitles | كل هذه المفاخر كانت تدار بواسطة أناس عاديين |
| Dışarıdaki sıradan insanlar, şu davarlar bize hep güldüler, bizi zayıf düşürdüler. | Open Subtitles | لقد ضحكوا منا و أحبطونا أولئك الأشخاص العاديون في الخارج تلك الماشية |
| Biliyorum ki günün sonunda, bunun bedelini ödeyecekler yine sıradan insanlar olacak. | Open Subtitles | أنا فقط أعرف أنه في نهاية اليوم الأشخاص العاديين سيكونوا هم من سيكون عليهم أن يدفعوا ثمن كل هذا |
| Sadece rahip ve rahibeler değil, benim gibi aynı şeyle karşılaşan sıradan insanlar. | Open Subtitles | لم يحتوى كهنة وراهبات فقط بل و أشخاص عاديين أشخاص يواجهون ما أواجه أنا |
| Ama sıradan insanlar da bazen çok şaşırtıcı şeyler yapabilirler. | Open Subtitles | لكن الناس العاديين أحياناً يفعلون الأشياء الأكثر دهشة |
| Bırakın da sıradan insanlar olarak birimiz sefil çocukların hikâyesini yazsın! | Open Subtitles | دعوا واحداً منّا نحن الناس العاديين يكتب كتاب أطفال مريع |
| - Şimdiye dek tek matematikten geçtim. - Tek matematik sıradan insanlar içindir. | Open Subtitles | إنها الوحيدة التي يحتاجها الناس العاديين |
| sıradan insanlar değişime uğruyorlar. Evlerdeki tek yeni şey ise, televizyon. | Open Subtitles | أناس عاديون يُصرعون ويتحولون والشئ الجديد الوحيد بالبيت هو التلفاز |
| Dünyanın dört bir yanındaki sıradan insanlar doğaüstü güçlere sahip olduklarını keşfediyorlar. | Open Subtitles | أناس عاديون من أنحاء العالم يكتشفون أن لديهم قدرات خارقة |
| sıradan insanlar çiçeklere benzeyecekti bir kaç günde açıp, solacaklardı. | Open Subtitles | الناس العاديون كالورود يزهرون ويموتون في أيام |
| Bu, halkı kontrol etmek içindir ama biz sıradan insanlar değiliz, Joe. | Open Subtitles | هذا لاجل السيطرة على عامة الناس و لكننا لسنا أناس عاديين 589 00: 27: |
| sıradan insanlar kahramanlara ve kuruluş mitlerine ihtiyaç duyar. | TED | الأشخاص العاديون يحتاجون لأبطال وأساطير عن الإنشاء. |
| Hayır, demek istediğim sıradan insanlar bu şehirde nasıl iş yapabiliyorlar? | Open Subtitles | لا ، أنا أقول فحسب ، كيف يُنجز الأشخاص العاديين أعمالهم في هذه المدينة ؟ |
| Bu gecenin yarışmacıları sizin gibi sıradan insanlar. | Open Subtitles | المتسابقين في هذه الليلة هم أشخاص عاديين مثلك. |
| Bu insanların çoğu sıradan insanlar. İncelik, cesaret, namus ve onur ile yaşadıkları hayatlarıyla ilgili konuşuyorlar ve bu hikayeleri duyduğunuzda bazen kutsal topraklarda yürüyor gibi hissediyorsunuz. | TED | لهذا الكثير من هذه القصص لأناس عاديين يتحدثون عن حيوات عاشوها بطيبة وشجاعة، بعفة وكرامة، وحين تسمع قصصا كهذه يخامرك شعورٌ ما بأنك تخطو فوق أرض مقدسة. |
| sıradan insanlar asla bu çayı tadamaz. | Open Subtitles | هذا الشاي. عامة الناس ليس لديّهم فرصة لتذوقه. |
| sıradan insanlar gibi yaşar ve bir aile kurarız. | Open Subtitles | و نحن الإثنين سنعيش حياتنا و ننشئ عائلة مثل الناس الطبيعيين |
| Orada olduğumda, böyle değilde, sıradan insanlar gibi oluyorum. | Open Subtitles | عندما اكون هناك ، اكون انسان عادي. ليست مثل الان . |
| - Hayır, sadece parkta takılan sıradan insanlar. | Open Subtitles | لا مجرد ناس عاديين يعبثون في الحديقة |
| Steve, diyorsun ki senin bu alet sıradan insanlar için. | Open Subtitles | نعم، ستيف، لقد قلت بأن هذه الأداة الخاصة بك هي للناس العاديين |
| Hayır, sıradan insanlar sıradan karaborsa yapıyor. | Open Subtitles | إنهم أناس عاديّون يقومون بتجارة تذاكر عادية |