| Seni son kez bu kadar keyifli gördüğümde, sırtüstü yatıyordun. | Open Subtitles | في آخر مرة رأيتكِ في الحمام، كنتِ مُستلقية على ظهرك. |
| sırtüstü yatıp gözünüzü gökyüzüne dikerek dünyayı değiştirecek değilsiniz heralde, değil mi? | TED | لن تغير العالم بالاستلقاء على ظهرك والنظر إلى السماء، أليس كذلك؟ |
| Korumasız bir yerde öylesine sırtüstü yatıp bekleyeceğimi mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظنيني سأستلقي على ظهري في مكان غير محمي ؟ |
| sırtüstü uzanır mısın lütfen? | Open Subtitles | اضطجع، رجاءً، على الظهر. |
| Onu sırtüstü yatırmanız lazım. | Open Subtitles | أَريده على ظهرِه |
| Kaydı, sırtüstü düştü ve diğer kolunu kapıya çarptı. | Open Subtitles | لقد انزلق ووقع على ظهره وضرب ذراعه الآخر على الباب |
| sırtüstü yatıp bacaklarını açtı... ve tavanı bir güzel ıslattı. | Open Subtitles | فاستلقت على ظهرها ثم قامت بالتبول على جميع أنحاء السقف |
| sırtüstü! | Open Subtitles | على ظهرِك! إنهض! |
| Bana sırtüstü dümdüz yatarken, ihtiyacın olan bakımı almamanın nasıl bir şey olduğunu uzun uzun anlattı. | TED | وتحدث كثيراً عما كان يعنيه أن تكون مسطحاً على ظهرك وألا تحصل على العناية التي أنت بحاجة لها. |
| sırtüstü merdivenden kay da göreyim. | Open Subtitles | أتحدّاك أن تتزحلق من على السلالم مستلقياً على ظهرك |
| Bu işin bana öğrettiği bir şey de; öylece sırtüstü yatıp, bir şeylerin gerçekleşmesini bekleyemeyeceğiniz. | Open Subtitles | امر واحد تعلمته من هذا العمل انه لايمكن ان تستلقي على ظهرك وتتوقع ان الامور سوف تحدث فقط |
| En iyisi doğuma kadar sırtüstü yatmalısın. | Open Subtitles | من الأفضل أن تبقى على ظهرك حتى ميعاد الولاده |
| sırtüstü yattığında daha çok horladığını fark ettim. | Open Subtitles | و لاحظت أنك تشخرين و يزداد الشخير عند الاستلقاء على ظهرك |
| sırtüstü ya da kollarım dışarıda yatarsam, genellikle bir şeyim olmuyor. | Open Subtitles | إذا نمت على ظهري أو بذراعي مفتوحة فأنا أكون بخير |
| sırtüstü yatarken pek rahat değilim. Bu şekilde yapamaz mıyız? | Open Subtitles | لستُ في الواقع مرتاحة على ظهري ألا يمكننا إجرائها بهذا الوضع؟ |
| Hep sırtüstü olmalı. | Open Subtitles | أنه دائما على الظهر. |
| Spitz'in üzerinde büyük bir baskı var ama Matthes 2 yıl önce sırtüstü yüzme rekoru vardı ama Matthes 3 hafta sonra bu rekoru geri aldı. | Open Subtitles | "هناك ضغط كبير على (بيتز) في هذا السباق" "ولكن (ماتيس).." "السباحة على الظهر قبل عامين.." |
| Snappy sırtüstü duruyor. Zorlanıyor. | Open Subtitles | على ظهرِه قاوم |
| Barakada sırtüstü uzanmış yatıyordu hareket eder etmez, sarsıldı ve ayaklarının üstüne yığıldı kaldı. | Open Subtitles | كان يستلقي على ظهره على سطح الثكنات و بحركة واحدة, يقفز بجسده و يهبط على قدميه |
| Benim pekmezli parmaklarım olamıyor ama o tuvalette sırtüstü yüzebiliyor. | Open Subtitles | لا يمكنني أن ألطخ أصابعي بالشراب، لكن يمكنه أن يسبح على ظهره في مرحاض. |
| Anne doğuma hazır olduğunda sırtüstü yatıyor, masaya bağlanıyor ve masa hızla döndürülüyor. | TED | عندما تكون المرأة على وشك الولادة تستلقي على ظهرها وتُربط على الطاولة وتُدار الطاولة على سرعة عالية |
| sırtüstü yat. | Open Subtitles | على ظهرِك |