| Şarkıyı sızdıran kişi sen miydin diyorum. | Open Subtitles | الشخص الذي سرب الموسيقى اسألك إذا كنت أنتِ من قام بهذا؟ |
| Bilgi sızdıran kişi için bir isim istiyorsan, o ismi verebilirim. | Open Subtitles | واذا احتجت اسماً لمن سرب الخبر فأستطيع إعطاءك واحداً |
| sızdıran borular var. | Open Subtitles | أجل ، أنابيب المياة بها تسريب لكنالجانبالمشرق.. |
| Önce lazer sapması, sonra da anti madde sızdıran enerji pili. | Open Subtitles | في البداية اختلال في الليزر ثم تسرب المادة المضادة لخلية الطاقة |
| Bir ofis dokümanını sızdıran bu makineye ne kadar öfkeli olduğumu görebiliyor musun? | Open Subtitles | أترين كم أنا غاضب من قطعة جهاز من مكتب التي سربت هذه الوثيقة؟ |
| Haberde Amerika'nın internet takibinin ne boyuilarda olduğunu basına sızdıran kişinin ismi veriliyor. | Open Subtitles | الذي تقول الصحيفة أنه سرّب المعلومات التي فضحت مستوى مراقبة الولايات المتحدة للإنترنت. |
| sızdıran bu kutuya daha çok para, daha çok yardım yağdırmamız... ...gerektiğini düşünen kişiler var. | TED | هناك أناس يعتقدون أنه ينبغي ضخ المزيد من الأموال ، مزيد من المساعدات إلى هذه الوعاء الذي يسرب. |
| Sence Hull'un şirketinin içinde gizlice O'Neal'e bilgi sızdıran birisi mi var? | Open Subtitles | هل تظن بانه يوجد مسرب في مؤسسة هال والذي كان يعطي الاخبار بالسر الى اونيل |
| Kız arkadaşının psikiyatri dosyalarını sızdıran kişi. Ulaşması kolay bir şey değil. | Open Subtitles | فهناك من سرب الملفات النفسية لحبيبته وهذا أيضاً ليس شيء سهل الحصول عيله |
| Polise onu yakalaması için bilgiyi sızdıran sendin, değil mi? | Open Subtitles | هل أنت من سرب المعلومات للشرطة للقبض عليه؟ |
| Hükümetin en üst seviye gizlilikteki bir "blacksite"ında yasa dışı çekilmiş bir fotoğrafı sızdıran adamın. | Open Subtitles | نفس الرجل الذي سرب صورة صورت بطريقة غير مشروعة لأحد أكبر المواقع الحكومية |
| - Kurbanların listesi gibi. İsimleri sızdıran her kimse yakasına yapışmak isterdim. | Open Subtitles | أرغب فى وضع يدى على من سرب تلك الأسماء |
| sızdıran bir dairede yaşıyorum ve kardeşimden sadaka alıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش في شقة بها تسريب و آخذ الصدقة من أختي |
| sızdıran ben olsam neden sızmayı açıklamak için seni uyandırayım? | Open Subtitles | لماذا أوقظك لأكشف عن تسريب أذا كنت أنا من يقوم به ؟ |
| Ben ise boruları su sızdıran bir viranede yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا محاصرة يالعيش في كوخ مع تسرب الأنابيب والبقع المائية |
| Doğrudan kanser hikâyeni sızdıran gazeteye bağlanacaksın. | Open Subtitles | أراهنك بأنك ستجد الجريدة التي سربت خبر السرطان |
| Bunu sızdıran adamı yakaladığımda gözlerini oyacağım ve lanet olası beynini emeceğim. | Open Subtitles | عندمـا أتمكّن من إبن العـاهرة ، الذي سرّب هذا الخبر سأمتصّ جمجمته اللعينـة |
| İçerden biri sızdırıyor olmalı. sızdıran ben değilim. | Open Subtitles | إنه من الداخل لابد أنه شخص من الدخل يسرب المعلومات |
| Demek şarkıyı sızdıran gerçekten bendim. | Open Subtitles | إذن مسرب الأغنية كان فعلاً أنا ؟ |
| Tıpkı sızdıran kova gibi, bu modeller çoğu durumda işe yarıyor. | TED | هذه النماذج ، مثل دلو مثقوب ، تعمل بشكل جيد في معظم الحالات. |
| Üst katta sızdıran bir musluk var. Baksan iyi olur. | Open Subtitles | هناك صنبور راشح هناك، قد ترغب في النظر في ذلك. |
| - Hayır Eric amca planı sızdıran karakoldan biri değil. | Open Subtitles | - لا، عمّ إيريك... التسرّب لَيسَت في الدائرة |
| Ve bunları o basın görevlisine sızdıran kişinin Tanrı yardımcısı olsun. | Open Subtitles | وليكن الله في عون ذلك الشخص الذي يسرّب الأخبار إلى الصحافة |
| Ötekinden daha çok sızdıran bir şey arıyoruz. | Open Subtitles | نبحث عن شئ متسرب أكثر |
| Kuzey Denizi Birliğinden bir denizaltının komutanı gibi hissettim kendimi, zorlaşan savaş altında çelik gövdesi delinmiş ve su sızdıran | Open Subtitles | أشعر أنني قائد غواصة في أسطول البحر الجنوبي تعرض فولاذها الذي قسّته المعارك إلى شق |
| Gönüllülerinizden birisi olan, sızdıran kişiden videoyu temin eden Onya isimli bir kadınla görüşmemi söylediniz. | Open Subtitles | أنت قلت أن أتحدث إلى واحدة من متطوعيك امرأة إسمها أونيا التى حصلت على الفيديو من المسرب |